ahvalim suskun,dokunan bana mendil tutsuuun!!!

evet sevgili bilok..

ne kadar oldu yazmayalı ..çokk..epeyy..bu kadar zamana bolca film ,bolca kitap ,ilerlemiş ingilizce ,öğrenilmiş kariyer dersleri sığdırdım..veeee..hiç bişeye zamanı olmayan yoğun pene bunları nasıl yapabildi..çünkü işsiz:)

üç beş ay önce çok sevdiğim işimden ortada dönen bi takım dolapları ortaya dökerekten istifa ettim..bi nevi zorlandım diyebilirim..sonuçta istifa mektubumu masalarına koyup,çevirdikleri dolaplar için sayıp sövüp çıktım ama zorlandım buna mecbur bırakıldım diyebilirim..siyaset zorlu iş..siyasilerle çalışmak boktan iş.mide gerekıyor,hazım gerekıyor..o mide ve o hazım sizde yoksa bu kadar dayanabiliyorsunuz..uzun hikaye..

oğlumla biraz tatil yapmış oldum bu iyi..herif oldu artık ele avuca sığmaz ,yani sevilemeyecek kıvamda ,bi adam..

biriyle tanıştım..hala konuşma aşamasını bir adım geçemedik ama bu gidişle de geçemeyeceğiz muhtemelen.çok görmüş geçirmiş insanlarla zor oluyor bu işler.ramazan münasebetiyle içemediğimden kafayı da dağıtamıyorum..anıycanız yenı yenı kendime gelme hallerimdeyım..
eee..siz? çoğu kişi gitmiş..ama kalanlar ..okuyorum sizleri ...durumlar çoğunuz için iç açıcı değil.hey millet noluyo yahuu yaşlanıyor muyuz nedir...
yazmalı biraz....

istisnalar kaideyi bozmaz

oğlumla birlikte bu şarkıya yaptığımız klibi yayınlamak isterdim doğrusu onun sago benim hintli dansçı olduğum klibi..izin çıkmadı maalesef.ama evde bu hallerdeyiz ..




sana kek yaptım


-anne..
-hıı
-annee
-hıııııııı
-ya anne adam gibi cevap versene
-uyuyoooruum yaahuuuuu
-anne ne bu uyuma film izlemıyo muyduk
-uyuyorum efe..üstümü açmasana bi dakka ya
-anne en heyecanlı yerinde nasıl uyuyosun ya..baksana bu adam onun babası değilmiş.yalnış kişiyi hedef göstermişler.şerefsizler yaaaaa
-doğru konuuuuuşş..uyuyorum ben
-ya aksiyon filmi izlerken nasıl uyuyosun sen ya
-ya ne ..uykumu getirdi filmm.
-anne aksiyon.silahlar patlıyo.angelına adamın kafasını dağıtıyo senın uykun mu geliyo.
-angelina kim?
-angelina jolıe.
-babanın kızı gibi hitap edıyorsun da ne bilim tanıdık biri filan galiba dedim
-anne ne içtin sen yaaa.sanırım artık damardan alıyosun haa,şuursuz şuursuz konuşmaya başladın kızım yaa

işte bu kadarı uykumu kaçırmaya yetti tabiihemen uzandığım ,battanıyelerle rulo haline geldiğim koltuktan doğruldum.saçlar başlar elektrikleniş tabi.cadı gibiyim bildiğin cadı.
-bana baksana sen.sen kime kızım diyosun ya.
-eheheühehee sanaaaa
-bana ha..bana kızım mı diyosun sen ha..bırakmadın ki iki dakka uyyalım şurda da keyfine varalım da
üzerine atladım tabi.hala gücüm kuvvetim yerinde.sakalları çıkmış olabilir.bir haftadır rahatsız olduğu için okula gitmediği için robinson gibi kendini salmış olabilir ama ben hala anneyım..
biraz boğuşmanın ardından keyfi yerine geldi.çocuk beni asla monoton ,yatar halde ya da mayışmış görmek istemıyor.ama arkadaşım yoruluyorum ve de yaşlanıyorum.benjami button gibisin zaman tersine mi işliyor sende diyen eski bir arkadaşımın dediği gibi daha dinç görünsemde ruhen yaşlandığımın farkındayım.
hazır keyfi yerine gelmişken sarmaş dolaş oldu ayaklarıma ..
-anne nolur bi kek yap lütfen...demeye başladı
işte bu erkek milletine azcık yüz verince isteklerinin ardı arkası kesilmiyor.
-git marketten al yiyelim hadi çayla
-yooooook istemıyorum anne ya.sen yap.bişeyeler yap be kadın...
-bak şansını zorlama terlik konusunda ne kadar muhteşemim biliyosun..
-annecim nolursun bitanecik annecim,şeker annecim ..bi de elimi öpüp alnına koydu binbeşyüz kere...
-höörrfffff tamam ya tamam...
-sen gelene kadar ben senlik filimlerden seçim de anne onu izleriz tamammı ..oy kurban olmuşum annem de kek yaparmış oy oy oy sultanım benim

bunu derken yanaklarımı canımı yaka yaka mıncırmasını es geçemeyeceğim.

ve kalktım oturduğum yerden..sırtımda bi batannıye.kızılderili reislerine benzıyorum..
mutfağa geçtim.mutfağa baktım sadece öyle bi kaç dakıka.kek ve ben..kek ve ben..çok zor olmasa gerek..ama nerden başlıycam..internetten tarif alsam mı...yoksa hani ünlü aşçılar gibi gözümü kapayıp mutfağın ruhunu mu dinlesem!!!

denemekten ne çıkar...

şimdi ne demişti bizim üst kat komşusu yumurtayla şekri iyce çırpmışta kekin sırrı oymuşta..geçenlerde bi komşu oturmasına katılmıştım da mecburi..kadının kekine bayıldı herkes o da üstad olarak püf noktaları anlattı..
o halde yumurtayla başlayalım..kaç tane olsa acaba ..6-7 tane mi gerekir ..yok be çok olur.3...tamam 3 yumurta derince bi kaba kırılır..şekerle çırpıcakmışım değilmi...ama ne kadar şeker..şimdi gidip kadına sorsam hem saat geç hemde birbuçu saat anlatır..sonra da her tarifi ardından "geçenlerde de pene ye de verdim tarifi " der herkese..diyor çünkü."incirli kek vardı yaa".."haa evet geçenlerde tülaya da verdim şimdi şöyle...."...yok gerenk yok yaparız bişeyler.şimdi 1 su bardağı yeter mi acaba ..yeter gibi..evet çırpalım.beyaza yakın bişey oldu bu köpük köpük..şimdi ne koyucaz...süt koysam...evet onu da 1 bardak koyalım..eveeeeeettt.şimdi..başka buna sıvıyağ..onu da az koyayaım çok yağlı olmasın .yarım bardak kadar..tamamdır.kabarsın bi de bu kabartma tozu koymalıyım ,nerde o..hah burda ..eveeeett..neyli kek olsun bu..buzdolabında ne var..1 tane portakal var.olur..limon sıkar gibi içine sıksam nolur bunu..oldu valla.ya peki posasını da atayım içine aman canım nolucak meyve işte...başka başka..tarçın da mı koysam.bi kez tarçınlı kek yemiştim ne güzeldi pastannede.evet tarçın.işte göz kararı..bişey eksik ama ne.kek sıvısının içinde bulunduğu kabı alıp oturdum karşısına ..bunda ne eksik acaba..
-anneeee.yaptın mı.
-bişi unuttum sanki.baksana bi bunda sence ne eksik.
-hmm.anneee..un..un olabilir mi acaba.
-defool

evet unu unuttum:)iyi de kaç kaşık ..üç beş kaşık un koyuyorum hala sıvı.vbiraz daha biraz daha derken yaklaşık 3 bardak un koydum yani..fazlası var eksiği yok..sonra da kalıba koydum fırını da sonuna kadar açtım .sonra da fırının önüne oturup
-allahım lütfen beni oğlana rezil etme..diye dua ettim.önce iyi gidiyordu.anormal bi şekilde kabardı kek..yaşasın dedim..sonra bi baktım anormal bi şekilde hızla kızrdı hatta üzerine yanık gibi oldu bile.ama keki çıkardığımda hala içinin sıvı olduğunu gördüm.düşünmeye başladım..pekiiii..neden olmuş olabilir.daha içi pişmeden üzerine yanık kıvamına geldi..demek ki çok sıcak üzeri.dereceyi azaltayım biraz..pek...herhalde pişmiştir artık..
ve evett..üst kısmı biraz yamuk olsada ,ve de az öncekı kabarıklık kadar kabarmamış olsa da kek oldu..kalıbı ters çevireyım dedim yarısı kalıpta kaldı yarısı dışarda.hala ne biçim dumanı tütüyo ve de mis gibi tarçın kokuyor.sonra anladım .hmmm demekkı sıcakken kalıptan çıkmıyo bu meret.sonra tekrar kalıbı kapdım bekledik soğusun diye..hatta balkona koyduk.sonra da kalıbı kaldırdım.içerdeki yarım parça da düştü diğerinin üzerine ve de yama gibi olduysa da oldu sonunda..

-efeeee..koooşş koooşş
-anne noldu...
-efe kek yaptım
-anne yüreğime indi.bişi oldu sandım
-baksana kek yaptım kaskabarık..
-annem yaaaa.acaba zehirlenırmıyız.önce sen ye.
-eşşek sıpası..evet ydim ve ölmedim.hatta harika olmuştu..
milleet kek yaptım ben..efe de bayıldı..hatta face den duyurdu herkese inanılmaz ama gerçek : annem kek yaptı ..diye

işte arkadaşlar..yapamıyorum diye züülmeyın deneyın.bakın şekil 1A...
:))))
öncelikle duayenlerin affına sığınarak -misal oya-misal -özgün-misal -neso-,yaptım ben de kararınca bişiler..
haa..bu arada.....istifa ettim..artık işsizim:)))herkesi sevıyorum soğuuuk iç anadolu gününde:))

SİNEMA

1 terabyte lık hard discimi 1000 e yakın filmle doldurmuş olmam depresyondayım anlamına gelir mi?bu ara çok film izledim.fantastik filmlerden romantik filmlere kadar..spılberg haftası yaptım bu haftayı..çocuk sayılırdım ındıana jones varken..harrıson ford un babam olduğunu kurardım.babasız bi kız çocuğu için övünülecek bi babaydı:)) schındler's lists,ingilzce yazınca pek havalı olmasına rağmen ben türkçe telafuz edeyim er ryan ı kurtarmak ....spılberg ın konsepti değişmez "sıradan insanların kendilerini sıradışı ortamlarda bulması.." benlik değil mi yani:))yapay zeka,azınlık raporu bu filmler de benim hem bilim kurguya hem romantizme bakış açımı değerlendirmekte..ne çok isterdm yapay zekanın Adam'ı gibi mavi periyi bulmayı...çok şey dileyebilirdim: pinokyo gibi gerçek bi insan olmak mesela..sıkıysa yakala,Forest gump gibi filmler de hem sevdiğim yönetmen hem sevdiğim aktörler varken keyifle seyredilen filmler zaten.di caprio yu herkes gibi ben de titanicle sevmiş olsam da ..di caprio demişken bi de ne seyrettim son günlerde,"zindan adası."..evet güzel filmdi.çok başarılı bu herif.giderek iyileşiyor.ama halaaa aşık olduğum herif crıstıan slater.onbinbeşyüz yaşına gelse de..arada onu edward norton la aldatabilirim ,sorun olur mu?

Sinemanın büyülü dünyası büyükbabamın sinema tutkusuyla girdi hayatıma öyle sanıyorum ki.eski bi film makınalaraı vardı.duvara yansıtılan filmler izledim.western severdi o.ve taş plak dinlerdi ,gramofonla büyüyen şanslılardanım.ve hatta video kayıtları yapmışlar babamın çocukluğunda.o videolar seyred
lir hale gelebilmek için ta amerikaya gönderilirmiş bi çeşit tab ettirme yöntemi galiba.pek anlamam video ,fotograp makınası gibi olaylardan.sadece bi kere babamla ilgili bi kayıt izledim.üzerinde ceket var beyaz yaka ve papyon tarzı bi boyunbağı takmış.ama altında kısa pantolon var.zaten o dönemlerin resimlerine bakın hep bu yahudi çocuğu kılıklı çocuklar..sadece bi kere seyrettim.o zaman garip duygular beslemiştim doğrusu:bu çocuk babam mı yani..ben daha büyük birini hayal edıyordum.sizce okuduğu her kitabın sayfa ve satır sayısını bile hatırlayabilen bi hafızanın5 yaşına kadar gördüğü babasını unutması normal mi?aklımda baba ile alakalı hiç bi figür yok.bu anormal olmalı...
neyse...ne diyordum : sinema..80 lerin çocuğuyum ben ..sonuçta hani o çok muhteşem klasikleri gördüm desem yalan .hani o alfred hıtckok filmlerini filan.sonradan merakımdan edinmiş seyretmişimdir.ama çocukken büyükbabam ve büyükannnemin sıklıkla seyrettiği siyah beyaz vwesternler hayal dünyamı oluturmuştur.western deyip geçmeyın oldukça güzeldiler.üzerinde "für ein paar dollar mehr" yazan siyah bi kutudaydı clint eastwood.."bir kaç dolar için"...şimdilerde iyi bi yönetmen .milyon dolarlık bebek te ağlamıştım ben ne var...ya da altın avcıları...evin her yerinden kurşun sesleri gelirdi sanki kovboylar bizim salonda..

ava gardener da izledim,rita hayworth da..marlyn monroe da..
AMA sadri alışık filmlerini hiç bişeye değişmem.kim ne derse desin sadri baba dan öğrendim efkarı.benim için efkar o tahta masaydı,gözleri dalıp giden eli yanağında sigarası yüzüe yakın gramofon dinleyen rakı içen sadri babaydı.efkar öyle yaşanırdı.
ve baba kayıtlarıma geçmiştir kısa süreliğine.

insanı olduğu yerden uzaklaştırıyor değil mi.olduğu kişiden de.bazan hayat sadece başkalarının izlediği bi senaryoymuş gibi.aydaki adam geldi çoğunuzun aklına-evet sevıyorum jım carey i:))- tıpkı onun gibi başkalarının izlediği bi senaryoyu oynadığımı da düşünmüşümdür.çok düşünen bi çocuktum ben.erkenden yatması zorlanan yalnız bi çocuk için düşünecek çok zaman var.geceleri evden kaçıp karşı konağın damında -tarihi bi konakta oturan komşu teyzeyi anlatmıştım -içmeye başlayana kadar geceler inanılmaz uzundu.karanlıktan hiç korkmadım.yalnızlıktan da.mezarlıklardan da.kasabanın alt ucunda mezarlık vardır.kaçıp gittiğim çok oldu geceleri.ıslık çalmaya ihtiyaç bile duymadım,kendine hayrı olmayan insanların bana zararı olacağını hiç düşünmeyecek kadar realistmişim çocukken de.başım beladan hiç kurtulmadı.şu an bakıyorum kendime ,öylesine durgun bi hayatım var ki.oysa çocukluğum izlediğim filmlerin de etkisiyle kendimi aktrist hissetmekle geçti.hayatım hep bi aksiyon filmi olmuştur,her ne kadar ilk gençliği dramsa da.aşık oluşum bile sinematografik..:)hayatımı film yapmayı planlayan bi oğlum var.onu doğuruşum bile..
bu hafta film izlerken düşündüm bunları..sinemayı sevıyorum,uzaklaşıyorum kendimden .asla karakterin yerine kendimi koymadım,karakteri anlamaya çalışmışlığım kayıtlara geçsin.bu ayrı bi mevzu.ama yerime koymadım ya da yerine geçmedim izlerken.o hep o kişiydi.uzaktan izlediğim hayattı.sadece kitap okurken o kişi ben olurum.sharlock holmes olurum,zeze olurum ,kibritçi kız bile olurum.yaşlandığımda ıdenty deki gibi 8-10 kişilikle yalnızlık çekmeyeceğimi umuyorum.yazı bit.......

OĞLUMA ALMADIĞIM GELİNLER YANSIN!!!!!

afganistanda ölen şehitlerimiz için....her birinin annesi olduğunuzu düşünsenize bi..aman allahım ne acı....çok ağladım bugün..canım çok yandı..yeter...

anneler babalar oğullarının tabutunu taşımamalı.....bunda bi yalnışlık var...

NUR içinde yatsınlar...


.....

yine kar yağıyor..delirme noktasındayım..yaz gelsin artık..soğuktan yorulur mu insan.soğuktan yoruldum..

dün sabah güneşi görmüştüm.kırmızıgülün gördüğü şekilde değil tabi,ben baya baya görmüştüm.içimde mutluluk nasıl koşuyo nasıl doludizgin aman allahım.çok sürmedi tabi..akşama doğru yine karardı her yer,soğudu hava.ve dün gece yine kar yağdı..sabah kar yağarken otobüse bindim.soğuktan yorulur mı insan ..yoruldum..

nevrotik çıkarımlar

Dez in bana kayınvalide diye takılması bu gece hafif çakırkeyf kafayla eskilere götürdü beni..

efe nin babasının bebeği olucağını duyunca sanırım sorumluluk hissiyle,ettiği o evlilik teklifinin ardından ,annesine tanışmaya gittim.istemedi.içeri almadı bile.ona göre zorla ,ona tuzak kurarark hamileyım diye rol yaparak sevgili biricik oğlunu kafeslemiştim.oğluna ,benimle evlenirse onu ömür boyu affetmeyeceğini de söylemiş.neden acaba..neden beni hiç tanıma zahmetine bile girmeden bunu yapmış olabilir..belki severdi tanısa.saygısızlık yapmazdım ki hiç.belkı tanısa güzel bulurdu,akıllı bulurdu,cana yakın bulurdu..belkı olabilirdi..
içeri almadı bile.o kadar çok sevıyordum ki bunu kendime yapılmış bi hakaret olarak görmedim bile sevdiğim adamın boynunu büküp ailesiyle benim aramda kalmasına üzüldüm.
ve evlendi benimle.biliyordum aslında korktuğunu..beni çok sevdiğini de.ama yarı yolda bırakmak istemedi herhalde.ya da doğacak bebeğin nüfus cüzdanında ne yazacağının vebalini taşımak istemedi.zaten kimsesiz bi kızdım bi de beni öyle daha da kimsesiz bırakmak istemedi belkı de.annesi gelir diye son dakıkaya kadfar belediye nikah salonunda bekledi.ailesinden kimse gelmedi..ne ketumlarmış..efe öyle bişey yapsa ne olursa olsun orda olmak isterdim.hayır demek için bile olsa ,orda olmak isterdim.
sonraki günlerde vicdan borcunu ödemiş gibi ,yada vatani görevini yerine getirmiş gibi rahatlaması buna rağmen mutsuz oluşuna dayanamadım.eski hikaye bunlar.anlatmıştım.sağolsun bi nufus cüzdanı verdi oğluma.
hiç merak etmedi büyükannesi oğlumu..oğlunun parçası.yıllarca görmedi sayesinde oğlu kendi oğlunu.
enteresan enteresan işler.
kayınvalide sözcüğü bana müdire hanım gibi bi çağrışım yapıyor.kayın valide-müdire hanım-diber sultan...evet dilber sultanı da çağrıştırıyor sanki..

dilber sultannn...heyy dilber sultan...

yaşlılara karşı korkuyla karışık bi eziklik hissetmemin sebebi bu olsa gerek.dilber sultan da çocuk sevmezdi..daha doğrusu beni sevmezdi.efenın büyükannesi de beni sevmedi.bebeğimi sevmedi..bu yaşlı teyzeler bilinçalıtımın içine etmişler benim.

saçlarım uzadıkça saçımı keserdi...anneme benzemeyım diye..
dilber sultan......ah dilber sultan..çocukluk travmalarımın baş karakteri..
pislikmişim gibi davranması yokmu hele.baktıkça annemi görürdü gözlerimde.annemden nefret etmiş.babamı ondan çaldığı için.zavallı annem de istenmeyen bi gelinmiş demek.benim gibi..ama babam annemden vazgeçmemiş.ölüme bile birlikte gittiler.belkı efenın babasını nikahtan hemen kısa süre sonra özgür bırakmamın ,o daha doğmadan evden gitmesi için kapıyı açmamın ,nufus cüzdanı çıkar çıkmaz boşanmamın sebebi budur.buyukannesi efeciğimden nefret etmıycek,babası benı tercih etmek zorunda kalmıycak,sonra biz beraber ölmiycez..

sevgili özgün,sevgilierini hep hemen gidecek adamlardan seçiyorsun dedi.yanında kalmasınlar .sana ait olmasınlar .böylece kaybetme ihtimalini çıkarmış olucaksın.sağlam,aşık ve doğru adamı -alper gibi mesela-hayatına almıyorsun.çünkü baban gibi olur.efenın babası gibi olur..bişey olur..bişey olur..
hastamıyım ben acaba...kafam güzel..rakı içtim bugün..normalde içmezdim.cuma günü yanımızda part time çalışan üniversite öğrencilerinden birinin çantasında yakaladım rakıyı..hazırlamış okula götürüyor.ikinci öğretim ..ders arasında içicekmiş..hayatında hiç içmemiş bi çocuk bu.bira sandı galiba ,ders arasında içecekmiş.üstelik muhafazakar bi ailesi var.elinden aldım çantama koymuştum.akşamüstü efenin gömleklerini ütüledikten sonra ,banyodan çıktıktan sonra,bi kaç film izledikten sonra ..çantama takıldı gözüm..yeşil elma da var evde..limon ,ton balığı filan..badem de var...işte ben alışık değilim rakıya.maymun etti beni.bölünmüş kişiliklerim ortaya çıkıcak şimdi..çıkayım ben şu platformdan bi.yoksa içimdeki kişilikler bölünmeye başlıycak gene..ve hepsi de dilber sultana ve efenın büyükannesine ayrı ayrı hürmetler edecekler..şerefinize hayatımı bok ettiğiniz için...


ÖZGÜN...özledim seni..çok..sadece orda olduğunu bilmek de güzel..umarım bebeğin iyidirr.bazan bana renkler yolladığını görüyorum..yada ismmi söylediğini..)

:))))

babasından kalan en belirgin özelliği müziğe olan tutkusu..sevıyorum onun yetenekli ellerini yumuşacık sesini filan falan..bi kaç müzik aleti var.artık bi elektro-gitarı.bi iki ses düzeneği..hani mikrofonun önüne bişi koyuyosun perde gibi o da sesi daha net yapıyor filan ondan..öyle güzel ki salonda pencereye yakın koltuğa uzanıp ışığı kapamak,perdeyi açıp karın yansıyan ışığı ve sokak lambasından yanan aydınlıkla onun bi kenarda söylediklerini dinlemek..üzerine bi battaniye alıp hemde ..arada eşlik etmek filan.bu en soğuk gecede bundan daha sıcak bişey yok:))))

artık böyleyizzz..


oğlumuzun istediği gibi olduk...artık kısa etekler yok..:(

memnun olmasını umuyorum..oğlan haklı diyenlere özenle duyurulur:)))))

zzzzz...zzzz krizzzz....

inanılmaz bi kış yaşıyoruz.belkı son 60 yılın en soğuk kışı..yaşadığım yerde hele..

vatandaşlar çok sevdikleri hemşehrileri muhsin yazıcıoğlunun vefatına o kadar üzülmüşler ki ona duydukları sevgiyi o öldükten sonra partisine oy vererek gösterdiler.dolayısıyla belediyeyi iktidar da olmayan hatta doğru düzgün milletvekili bulunmayan bi partiye teslim ettiler.iktidar partisi de onları belediyeyi kısıtlı bütçeyle bırakarak cezalandırdı.dolayısıyla da belediye hizmetleri minimum derecede.yolları hiç bu kadar karlı görmedim ben .binalardan sarkan buzlar hava az biraz yumuşayınca yere mızrak gibi düşüyor.kaç kişi yaralandı bu yüzden.en son olarak da köy yolları kapandı .insanlar hayvanlarıyla birlikte yaylalarında ağıllarında mahsur kalıyorlar.hergün onlarca telefon ..her gün onlarca köylü "dağda mahsur kaldık..çobanım dağda mahsur kaldı o ve 1000 e yakın hayvanım telef oluyor suyumuz bitti ,yiyeceğimiz bitti " diye raıyor.ilçe kaymakamlarını arıyorum ,bana afet masasının numarasını verıyorlar .afet masasını arıyorum,kriz masasının numarasını verıyor.kriz masasını arıyorum orası benım bölgem değil ilçe kaymakamlığını ara diyor.müsteşarı arıyorum yemekteymiş...
en son dün akşam 10 dan fazla kangal köpeği açlıktan öldü..aramadıımız yer kalmadı..sabah bakıcı benı arayıp pene hanım kangal köpekleri öldü,diyince sadece oturup ağladım.açlıktan öldüler...........

bürokrasi denen saçma zinciri anlamıyorum.uçsun gelsinler demıyorum.ama telefonlarla vakit kaybetmesinler.anında çözüm üreten bi varoluş bi kurum-kuruluş yok musur.neden hep ertelenır.neden o ona,bu buna havale eder.bazan birinin canı diğeri için sümen altı ya da üstü bi evrak olmaktan öteye gitez..bazan değil aslında,çoğu zaman.bu çok saçma sapan bi düzen.sırtını devlete dayayn anında otomotik pilotu devreye sokuyor.bana ne canım,benm işim değil,benim bölgem değil...devlet kurumlarında yeni bişleyler olsun can gelsin ,kan verilsin organ bağışlansın bişey olsun..

sgk ya gittim iki gün önce.binadan daha içeri girer girmez bi tozlu sandık kokusu,bi naftalin kokusu ...anlatamam..girişte danışam ve güvenlikte iki tane yirmili yaşlarda adam gördüm.diğer bütün katlar ve odalarda her birinin ellerine sarılıp öpesim gelen teyzeler ve amcalar.amca yaş kaçççç..teyzem kaç senedir burdasın sen diye sormaktan alamadım kendimi..daktilo zamanından kalmış memurlar,canlarından bezmişler..derdimi anlatıyorum,anlatmak mümkün değil.adamın önünde bi yığın dosya bi elinde de torununun sünnet davetiyeleri zarflıyor.emekli olun nolur.o kadar çok genç var ki işsiz.ha diyeceksiniz ki emekli maaşıyla nasıl geçineceğiz.amca haklı olabilirsin ama işin yavaş yavaşşşşşş..yapamıyorsun.gözlüklerin şişe dibi kıvamında,kulağın işitmıyor.bilgisayarın kilitlenmiş torununu arıyorsun
-neresine basım ersan...burda enter yazıyor oraya mı..hay anasını avradını nerde kapıs lok nerde bileyım tüküreyim içine..ersan bi uğra yaaaw ben anlamıyorum bu mereti..

ben de beklıyım ki amca caps lock tuşuna dokunsun da şifresini girsin de sistemi açsın da benım raporu görsün.amca çekil çekil dedim sadece ,bilgisayarın başına geçtim.küçük harflerle yazması gerekn şifresini nasıl etmişse artık caps lock a dokunduğundan büyük harflerle yazmış,açılmıyor tabii sistem.söyle amca şifreni..
-uygun olur muki yaaaww.torun gelir şimdi az ilerde okulu.geir şimdi ona açtırırm.
-amca senın torunu mu beklıyım ben söyle şifrenı gir sisteme allah allah ya.

emekli olun sayın büyüklerim.bi devinim kazansın şu memleketin resmi kurumları.

aman nerden girdim ki bu konuya çok gerginim çooookkk..

puk----kaaa

sero yazısına başlarken hı there demiş...ben de öyle başlamak istiyorum..pek keyifle okurum kendisini..

hı there,

evet böyle başladım..sihirli bişi olucak gibi hissettim böyle başlarsam ;lakin bişi diyim mi..olmadı..ama olsun hayat bi cadı kazanı değil ve peri diye bişey de yok değil mi..sihir filan ..yok..

aslında neden yazmak istediğimi bilmıyorum.iç sesim bu sanırım kendi kendime konuşmak bu..
pucca nın okan bayülgene konuk olduğu programı izledim.eskide kalmıştır belkı de ama ben dunyayla bağımı kopardığım için bi süre yenı yenı adaptasyon sağlıyorum herşeye.kendisi pek severek okuduğum bi blogger di.orda bi yerdeydi.kafamda marlyn nın kilo almış ve bunalımlı bi tipiydi açıkçası.ya da gerilim filmlerindekı bu satanıst görünümlü kızlar vardır ya susar susar konuşmaz arka sırada oturur sürekli kurşun kalem kullanır orayı burayı kazırcasına çizer asosyal..hani eve gelir monıtör başına geçince içini dışinı öfkesini herbi şeyini kusar..yani açıkçası şöhret hastalığına yakalanacağını asla zannetmediğim bi tipti..var mı acaba öyle bi tip..
ama olmuş sanırım..yani ortaya çıkmış,abidik gubidik konuşmuş hoş da bi kızmış.güzel güzel arzıendam eylemiş.ama okan ın akıllı soruları karşısında ..bilmem...yani pucca değildi sanki..nasıl denir...insana dönüştü birden..ha ne olmasını beklıyordum,insan üstü bi varlık mı..yoo biliyordum tamam insandı ama..amaaaannn ne bilimm işte öyle..pucca bi anda gözümde puc--caa olu verdi..şarap şişesini açtığımda çıkan o ses gibi.pukkk-kaa...bu kadar ..bi de blogger sevgilisi varmış.cerilevis mi ne.mutlu mutlu blogger çocukları olsun umarım..agu mugu amk filan yazmaya başlasınlar..
ha seni mi gerdi,diyeceksiniz..doğru tabii bana neyse..öyle işte..ama şu...okurken artık o hırçın kızı okur gibi okuyamıyorum.okurken ,kendi ses tonuyla okuyorum onu,nası bi lanetse bu.bi de sürekli gözümde okanın rahatsız misafir koltuğunda sağa sola sallanıp ,avrupa yakası selin konuşma tarzıyla..neyse..burdan entel dantele seslenıyorum: nolur meşhur olma......lütffeeeeeenn.tamam kitap çıkar para kazan alırım.ama televizyona çıkma,reca ederim.hatta yalvarırırm okan'a konuk filan olma..olmazz mı!!





haklılık dürtüsü zararın sorumlusu..

ikinci perde

evet..zorlu bi dönem geçiriyoruz.kıyafetlerimi çöpe atsın diye eline tutuşturduğum o günü hatırlıyorum..en son o gün yazmışım ..o günden sonra da gerginlik devam etti..kıyafetlerimi atmadı elbette..ama ben de bi hafta boyunca onun görebileceği her yerde eşofmanlarla gezdim..burnuma kadar kapalı fermuarları ,ayaklarımda kalın terlikler saçlarım bi topuzla tutturulmuş ve sıfır makyaj..elbette depresyonda bi kadın gibi görünüyordum-belki de öyleyimdir.-
konuşmadık...dertleşmedik.özür dilemedi ..eve gelip sadece köpeğine seslendi:
-naber maya..
başka ses soluk yok.
ben de o gelir gelmez elimde sarelle kavanozunyla bağdaş kurmuş şekilde oturduğum tv karşısındaki koltuktan kalkıp,doğruca yatak odama gittim kapıyı kapadım.
mutfakta onun için hazırladığım tek kişilik yemek haricinde pek hizmet ettiğim de söylenemz.
3 gün dayandı..3 .günün sonunda geceyarısı sevgilisinin kapısına dayanan aşıklar gibi kapıma dayandı..
-açsana bi dakka kapıyı
-...
-annee.hadi çocukmusun sen ya
-....
-anneeeeeee

uzatmak istemedim fazla.
-uyuyorum ,diye seslendim sadece kapıyı açmadan.
-anne konuşalım.
-ne konuşacağız..yine hoşuna gitmeyen nedir.yine neyi yapamıyorum.nefes almam da mı yalnış yoksa.
-annee.histerik davranıyorsun ve abartıyorsun.
-öyle mi..
yerimden kalktım.abartıyorum ha....kapıyı sadece yüzüm görünecek kadar araladım:
-sana evlat olmayı beceremıyorsun,deseydim ne hissederdin.
-annee..
-yoo tartışma yaratmaya çalışmıyorum .soruyorum sadece.evlat olamıyorsun,benim istediğim gibi değilsin.giyiminden utanıyorum,konuşma şeklin,alışkanlıkların arkadaşlarımın çocuklarına benzemıyor.onlar gibi değilsin deseydim.
-senin bi arkadaşın yok.çocuğu olan ve benle kıyaslayabilecceğin çocuğu olan hele hiç yok.yalnız ucubenin tekisin sen anne.
-saptırma konuyu..deseydim bunları ne hissederdin.
-çok üzülürdüm heralde.
-başka.
-üzülürdüm dedim ya anne.
-başkaaa?
-utanırdım..senin beni haketmediğini filan düşünürdüm.seni..ne bileyim dövmek filan isterdim heralde.nefret ederidm senden ,evlatlık verirdim seni..
-şebekleşme ciddi bi soru bu..
-anne ..çok üzdüm seni biliyorum.çok özür dilerim.söylediklerimden dolayı.özellikle...
-özellikle ne..
-özellikle hani sen anne değilsin iyi değilsin filan gibi..
-tam olarak şöyle..anne olamadığın için ...böyleydi galiba
-evet onun için de ayrıca ...öyle demek istemedim.çok özlüyorum seni anne.hiç üzmek istemıyorum.ama erkeklerin sana kız gibi bakmasını istemıyorum.kıskanıyorum.sen erkekleri tanımassın.onlar..yani erkekler tuhaf.yani sana seni düdüklemek ister gibi bakmaları zoruma gidiyor.anlasana ya.neyim ben.erkek mi tavuk mu.nasıl bi erkek annesine iç geçirilmesine tahammül eder.
-bunun için beni mi suçluyorsun
hayır değil elbette.sadece senın de farkına varmanı istiyorum.18 ysşında değilsin.ne sanıyorsun sana bakıp aşık olucaklar pembe panjurlu evde senınle evlenmek mutlu bi evlilik sürdürmek mi isteyecekler.senınle beraber olmak isteyecekler sadece keyfi.o bakışları görmeye katlanamam ağız burun dalarım anne ben.sen de daha dikkatli olsan.
-.....

oğlumu anlıyorum aslında.hak da verıyorum.elbette bi erkek gibi düşünemıyorum ama ergenlik çağında bi delikanlının annesini namusu gibi görmeye başlaması ..ee yani türk çocuğu ne de olsa.türk erkeklerinde böyle değil midir.anne kutsaldır,anneye saymak sövmek kavga sebebidir.daha anne gibi olmam gerekir benim de .ama onun da benim yaşlı bi anne gibi davranamayacağımı anlaması gerekır.

-bak...senı utandırmak istediğim son şey benim.senı üzmek hele asla...ama bu benim.ben bu kadaraım.olmadığım gibi davranmamı rol yapmamı bekleme benden.hayatım boyunca hissetmediğim erkek baskısını bana kurmaya çalışma.bazan insanları görmemeli,duymamalısın.bunu öğren...tamam kabul,senin çevrene çok girmemeliyim ,daha ustruplu davranmalıyom.ama naparsam yapayım bu gibi durumlarla karşılaşabilirsin.her seferinde beni mi suçlayacaksın..beni değiştirmeye mi çalışacaksın..benden nefret mi edeceksin.bana öfke mi duyacaksın..ya da beni incitecek misin.anneliğime mi dayandıracaksın konuyu...bunu kaldıramam ben.psikoljısı çok yerinde biri değilim ben efe..senin üzerine kurduğum bi dünyam var evet.ama bununla beraber bi hayatım var.yarım yamalak saçma sapan.gerçekten bir yetişkin olduğunda anlayacaksın beni aslında nelerden feregat ettiğimi ya da nelerden mahrum kaldığımı..sevmek ,aşık olmak sevilmek istiyorum ben de.bi adam olsun yanımda sığındığım konuştuğum.pek çok konuda ihtiyaçlarım var senın bunu anlaman imkansız belkı de.ama var..ve ben sırf senın annen olduğum için kendime emniyet kemeri takıyorum zaten.fren sistemim de muhteşem çalışıyor buna inanamssın..hatta..hatta çok değil kısa süre önce istanbula gidip ,artık istanbulda olan ,çok da merak ettiğim birini köşeye sıkıştırıp karşısına çıkamyı düşünmedim değil,hem de nasıl bilemezsin,ama durdum...sırf senın annen olduğum için hemde ..bundan fazlasını yapamam efe...

-tamam anne..özür dilerim.seni çok sevıyorum.

ee..napsaydım..gururlu bi şekilde hayır ,kırdın ben çek cezanı mı deseydim..en doğrusu bu olurdu.kapıyı yüzüne kapayıp iyice üzülmesini kahretmesini sağlamak.....vay beee..

ama..ama..ammaaaann beee yapamam ben bunu..elbette hemen salya sümük oğluma sarıldım..hayalleriniz yıkılmış olabilir.güçlü kararlı sandığını pene nin aslında tirt olduğunu bilmek bazı bünyelere ağır gelebilir anında sayfayı terkedebilirsiniz bile ..ama napim ,çok sevıyorum eşşek sıpasını.öyle kapı önüne konmuş köpek yavrusu gibi bakmasına dayanamadım sarıldık hemen.yanımda uyudu biraz.arkadaşları duysa alay konusu olur.bu yaşta yanımda yattı yani.konuştuk dertleştik biraz.çocukluğumdan söz ettim ona.hatırladığım kadarıyla annemden..büyükannemden.kendi bebekliğinden..babasından..alperden ..evet alpere konu nasıl geldi bilmem ama,alperin hayranı benim oğlum.
-alper abiyle evlensen belkı mutlu olurdun.
-alper abinin sevgilisi var
-bence o seni sevıyor
-bence sen fesatsın.

..
böyle işte bilog..anormal kutup soğuğu ve dizim boyundaki kar nedenıyle moralsiz ve motivasyonsuz olduğumdan pek yazamadım.işler de sıkı.eve gelince de internette ders çalışıyorum.ders....:)uzaktan eğitim diye bişey var bilirsiniz.bu yıl uzaktan öğrenci oldum ben de .ingiliz dili ve edebiyatı öğrencisiyim artık..çoktan beri istiyordum ama ekonmık koşullardan dolayı pek mümkünatı yoktu..şimdi biraz var ..projeleri o kadar yazdık çizdik bi işe yarasın.ikinci üniversitemi masa başında okumak kötü tabi.ama iğrenç değil.şimdilik biraz daha edepli takılıyorum,dışarı çıkmıyorum-çıkamıyorum-çok soğuk çünkü.bi takım gelişmeler yok değil.anlatırım bi ara.hepinizi sevıyorum..kimseniz artık:)

ÇİVİ




genç yaşta anne olmanın tek faydası pek yaşlanmıyorsunuz..daha doğrusu bekar anne olmanın faydası galiba.....yooo,sakın boşanmaya kalkmasın kimse çünkü zor bi durum...
oğlumla karşılıklı bi tartışma gecesi yazıyorum size..karşılıksız bi tartışma olur mu bu ne saçma bi cümleydi böyle..bi ilk değil saçma cümleler kurmam bunu da biliyorum neyse...
beyefendiye göre kusurluyum..öfkeli bana..işte genç yaşta anne olmanın zorluklarından bir demet...

herkesin bizi sevgili sanmasından yakınmaya başlamıştı paşamız zaten ..ama bu benim suçum değil..hormonal bi irileşmeyle boyum kadar olunca adam,insanların
-annen mi..neeee.üvey mi?
demesi canını sıkmamalı..napim ..
ev tutarken kimlik gösteriyoruz.ama soyisimlerimiz farklı.şüpheli gözlerle bakıyorlar.kimlikteki anne adı nedeniyle ikna oluyor gibiler .fazla benzemıyoruz da ben daha esmerim.okulda öğretmenleri şok yaşıyor.uzaklık nedenıyle okulunu değiştirdik artık hep benim yanımda.diğer okulu elbette daha kaliteliydi.ama daha pahalıydı ve uzak olması nedenıyle sıkıntılar yaşıyorduk.çok güzel bi çocuk olması beni yolculuk yaparken tedirgin edıyordu.en son yanına oturan bi sarhoşun ısrarcı tavrı nedenıyle yola gidip gelmesi korkuttu beni..bakmayın boyum kadar olsa da yaşı daha küçük.o nedenle şehirler arası yol yapması korkutucu geldiğinden artık hergün yanımda ...aynı şehirdeyiz artık..yeni öğretmenleriyle tanışmaya gelmeme pek bozuldu.adamların sahiden annesi misiniz,öz annesi misiniz soruları sinirini bozuyor.
hele toplantıya gittiğimde
-efenin ablası sınız herhalde
-hayır annesiyim.
-olmaz öyle şey ..5 yaşında mı doğurdunuz bu çocuğu
diyen ve topalntıyı etrafımda çeviren öğretmenine ben de sinir oldum açıkçası ve hak verdim oğluma.bi kaç ergen arkadşının da
-anneye bak yaaa..
demesi neticesinde kavgaya girmiş olması da okula gitmeme kararımı büyük ölçüde etkiledi tabii..

tartışma konumuza gelince
-birini seç..ya anne ol,ya bekar bi kadın
-ama ben ikisideyim
-hayır öyle değil işte.anne olmaya karar verdinse anne gibi ol..
-nasıl yani ne gibiyim ben
-anne gibi ol..anneler böyle giyinmez..üniversiteli kızlar gibi giyinme mesela..şu saçların...kes şunalrı ya da topla..
-ama ben böyle seviyorum.
-offf anne ..uzlaşamayacağız senınle..
-anne çizmesi giyin..etek giyme pantolon giyin..hele kısa etek kesinlikle giyme..
-noluyor sana ..içinde bi kıro mu yatıyor senın.
-kıro değil mii..çünkü pardon biz newyork da yaşıyorduk..iç anadoluda değil.
-iç anadolu da dikkat ediyorum zaten..ve pek çok kadın böyle giyiniyor.
-kim mesela anne ..evet göster bana..kim mesela.ahmet in annesi böyle mi giyiniyor..ya da necatinin..
-ahmetin annesi ellisinde.necatinin de öyle...biliyor musun senin arkadaşların genelde ailelerinin en küçük çocukları.yani otuzunda filan doğurmuş anneleri onları.inan bana onlarda benim yaşımda bu şekilde giynıyorlardır.
-hiç sanmıyorum anne.sen abartmayı sevıyorsun.insanların sana bakması hoşuna gidiyor.herkes seni beğenince egon tavan yapıyor.sence senin kaşını gözünü mü beğenıyorlar bunalr.noluyor yani erkekler sana bakınca..ha..ne istiyorsun sen.beni düşünsene..senınle yürümek istemıyorum artık.salak gibi durayım mı sana bakanlar olunca..
-bana haksızlık ediyorsun..lafını bilmıyorsun.kimsenın bana bakması umrumda değil benim.sadece sevıyorum takmayı takıştırmayı.kilo verdim daha dinç oldum.yıllarca spor yaptım .napiim böyleyım .neyı değiştirmemi istiyorsun.
-anne beni anlamıyorsun.erkek olman lazım anlamak için.




nerde yalnış yaptığımı bilmıyorum.empati kuramıyorum.anne nasıl giyinir bilmıyorum annem olmadı hiç.büyükannemle büyüdüm o da kalın kışlık döpiyesler giyerdi.uzun elbiseler..pantolon giydiğini hiç görmedim.abartılı taktığını da ..çünkü o büyükanneydi.yani kır saçlı buruşmuş yüzlü..yani kırkıma gelince bende toplarım saçlarımı filan..ne bileyım daha klasik giyinirim belkı.45 lere kadar yaşarsam ceket filan da giyerim.kaşe giyerim ne bileyım..ben kimsenın bana bakmasını sağlamaya çalışmadım.bana haksızlık edıyorsun.

sankı sevgilimle tartışıyorum..onun asık yüzünü anlamaya çalışıyorum.sanki cinayet işlemişim ya da hafifmeşrepmişim gibi davranması o kadar moralimi bozuyor ki..gurur duyar sanmıştım..
-gurur duyarsın sanıyordum.genç ,bakımlı hayata karşı neşeli bi annem var dersin sanıyordum.
- bi kız çocuğu olsaydım belkı de derdim anne..ama ben erkeğim..sen de bunu anlamıyorsun.
sınıf arkadaşlarım bile senın yanında teyzem gibi kalıyor.
-genç kaldığım için özür dilerim oğlum.
-anlamıyorsun değil mi..dramatize etmelisin zaten.beni suçlu hissettirmelisin.bence özür dilemek istiyorsan genç kaldığın için değil,anne olamadığın için özür dilemelisin.......




söylenebilecek en ağır sözdü.."anne olamadığın için...."

olamadım demek..ve bunun sebebi bi kaç tüylü mont,üç beş bluejean,ya da etek boyum..
hani dünyanın en iyi annesiydim bana hayrandı...

sustuk...yüksek gerilim hattı odamızdaydı..ya da turkcelin baz istasyonu..hem radyasyon yayıyor hem çekim gücü 4 çeker bi şekilde ne kadar negatif enerjı var odamıza çekiyordu o an..
ağlamak istemıyordum .çünkü oğlumun karşısında ağlamam ben.zavallı,aciz ezik anne...olmak istemem.

-keşke...keşke şöyle yaşlı,akça pakça bi anne olsaydın.ben okula giderken arkamdan dua okuyan ne bileyim sırtımı sıvazlayan...allah zihin açıklığı versin evlatçığım diyen..akşam gelip dizine yatacağım..kandırmanın kolay olduğu..ağzımdan çıkan her cümleye kuran sözü gibi inana bi anne..

-.....

-susma..çünkü sustuğun zaman vicdan azabı çekmıycem..çünkü haklıyım..kendine gelmen için bunları söylemem gerek..

-......

-peki sus..canın nasıl isterse..ben leventlere gidiyorum anne.daha fazla kalbini kırmak istemıyorum.ama bil haklıyım.

-bekle burda.
-nereye gidiyorsun..
-sana bekle dedim.

odama gittim.on dakıka sonra döndüm..
-dışarı çıkarken şunları çöpe bırak...
-ne bunlar.
-dışarı çıkarken bunları çöpe bırak tamammı..şimdi git..yalnız kalmak istiyorum.
-anne.
-efe..şimdi git...

...
...
...
montunu giydi.bi köşeye oturdum..hadi çıksın artık..çıksın ki zor tuttuğum gözyaşlarımı bırakayım.çık hadi çık..
kapıya yöneldi.eline tutuşturduğum kocaman renkli çöp poşetini kaldırdı..kapıyı açtı.döndü
-ne var bunun içinde..
-onun içinde senın annen var efe..çık şimdi..

hızla odama yürüdüm..kapımı kilitledim..yatağıma geçtim.laptopumu kucağıma aldım...blogumu açtım..dış kapının kapanma sesini duyar duymaz da ağladım biraz..sonra da yazdım işte..unutmamak için konuşulanları sıcağı sıcağına..

bi tek eşofmanlarımla kaldım şimdi..hiç kıyafetim kalmadı.yarın ne giyicem ben.....
"anne olamadığın için....." beynime çakılmış koca bi çivi gibi......
keşke bi tarafıma bişey splasaydı....bu kadar acımazdı....

penelope günü





size sabahları kulağımdaki şarkıyla yazayım istedim...sabah maratonumda beynimde bu şarkı çalar..nedense:)))maroon 5-moves like jagger



sabah geç kalıyorum işe sürekli..sanırım soğuktan..o kadar soğuk ki yataktan kalkmak istemıyorum..oğlan sabahın 6 sında gidiyor.onun gidiş şekli de şöyle :
5.45 de alarm çalar.beyimiz anında kalkar,giyinir.kahvaltı da süt ve mısır gevreği hazırlar kendine.bi de kocaman adamım diyor .hala mısırgevrekli kahvaltı.sıkı sıkı giyinir,odama gelir:
-anne ben çıkıyorum..
-servis gelsin öyle çık kapıda bekleme.(gözler kapalı,dudaklar yastığa yapışmış ve kelimeler belli belirsiz.)
-yok geldi aşağıda.
-tamam.iyi dersler..paran var mı?
-var tamam..hadi öptüm
-ben dee

kapı kapanır.servisin sesi gelir.uyumaya devam edilir.aniden alarm çalar.saat 7.30 olmuştur.azcık daha yatsam ne kaybederim..8.30 a daha çok var,düşüncesiyle alarm kapatıkır ve uyunur:)
birden gözler korku filmindeki gibi açılır.o kadar panikle açılır ki yataktan sıklıkla düşülür.saat..saat..aman allahım saat 8:25.....eyvah geç kaldım..
hemen kalkılır..panikle..lavaboya koşarken koltuğun üstünde duran pantolon kapılır..tam lavabo kapısında hatırlanır,yüz yıkama jeli odada..koşulur ,ağızda pantolon.sütyenın gece sıkıştırdığı için gevşetilen çengelleri sıkıştırılarak bi yandan..kremler alınır lavaboya koşulur..pantolon askıya asılır yüz yıkanır,durulamak dakikalar alır.hızla giyilir..kazak...kazak nerde...buraya koymuştum akşam..neyse diğeri..diğerini giyerim..saatt.aman allahımm saat kaç oldu..saçımızı şöyle bi tepeden bağladık mı tamam..anneme teşekkür ediyorum bana pırasa gibi saçlar vermiş,ne yaparsam yapayım kırışmayan katlanmayan fönlü gibi duran saçlar.hemen toplayıveriliyor.kabanım nerde..hah...burda..botlarım..allah kahretsin teki nerde bunun:)burdaymış göremıyorum..saat saaatttttt....eyvahh telefonum içerde kaldı..koş koş koşş..üniversiteden beri her zaman telefonumu unuturum..hiç değişmedi..ericsonun koca antenli telefonunu bile unutuyordum ya..bişey demıyorum kendime...
öyle bi kar var ki anasını satayım..taksi mi çağırsam..lanet olası memlekette taksi öyle pahalı ki..açılışı 4.50 Tl den başlıyor.30 lira yazıyor ofise kadar.otobüs 1.60 ..otobüse bineyim ama o da yarım saatte meydanda..meydan her yolun bittiği yer!!küçük şehirlerde böyle..bizans şehirleri gibi şehrin ortasında bi havuz var orası meydan.bütün yollar meydana çıkar.şehir o meydanın etrafında daire şeklinde kurulmuştur.napalım taksi çağırıcaz..her sabah keşke 7.30 da alarm çalınca kalksaydım diyorum ama biliyorum ki yarın yine aynısını yapıcam..
taksi pastanenin önünde durur,artık alıştı.bi sıcak poğaça alınır hatta iki..oda arkadaşım için de..yüzsüz yüzsüz ofise..
asansörden inmek sankı yüzyıl sürer..daha sigara içmedim yaa...
koşa koşa ofise gidilir.ama zile sanki hiç bişey olmamış,normal saatinde gelmişsin gibi basılır.yüzünde kocaman bi gülümsemeyle kapı açılır açılmaz laf kalabalığı yapılır.günaydıııııııııınn,ne güzel bi gün değil mi.aman allahım bu ne soğuktur yaa..biliyor musunuz en son 1978 de böyle kış yaşanmış burda..yani ben doğduğum sene..ne iyi değil mi..Metiiiinnn çayın var mı..senın çayın gibisi yok biliyor muydunn..
naber..arayan soran var mı...hah,aklımdayken hemen bakanlığı aramam gerek..demetciğim bağlar mısın özden beyi bana..acil yalnız..
bu kadar laf kalabalığının içinde kimse bişey diyemez.ve telefon bağlanır..hemen bakanlığın sistemle ilgili bi gelişmesi olup olmadığı uzun uzun konuşulur özden bey le.üç beş espri yapılır.arşiv odası kontrol edilir.ve poğaça ikram edilir arkadaşa..olay kapanır.. bakalım nereye kadar sürecek böyle..erken kalkmam gerekk!!!!

öğle arası sırf sigara içebilmek adına bi tarafım donarak ofisten çıkıyorum..çifte minareli medreseyi izleyen bi cafe var.oraya oturup sigaramı içiyorum.balkonda hem de dona dona.sonra brokolili pissa yapıyo kadın bana.bi de sıcak çay ,bergamutlu..sonra koştur koştur ofise..
5.30 olana kadar da gayet seri çalışıyorum.pratik zekama hayran oluyorlar galiba.aslında benim düşündüğüm şeyler normal ,ayrıcalıklı bi zeka gerektirmıyor.sadece onlar biraz tembel..iş günü sonunda çıkıyorum..oğlanı arıyorum
-naptın müdür.
-iyi anne..gelıyo musun
-gelıyorum bişey lazım mı.
-anne meyve al.
-iyi peki...

biraz alışveriş..yorucu bi otobüs yolculuğu..her akşam aynı şoföre denk gelıyorum.şoför de aynadan kesiyor:))bi keresinde gözlerimi kısarak baktım ona genç bi çocukcağız.bi paniklemişti:)))burdaki kadınlara göre biraz farklıyım sanırım dikkatini çekiyorum.daha kısa boylular.tombikler biraz,kocaman da memeleri var.tam orta asya türk kadınları gibi.zaten halkın aslı türkmen aşiretlerinden oluşuyor.biraz 93 muhacirleri ve biraz da çerkesler.ama geneli türkmen aşiretleri..nerden girdimse bu konuya..
neyse....eve gelıyorum,oğlumla boğuşuyorum biraz.ödevlerini kontrol ediyorum.yemek yapıyoruz yiyoruz..sonra film arşivimizden film seçiyoruz izliyoruz.bi haftadır ona uçurtma avcısını okuyordum.dün bitti.halit hüseyninin kitabı.harika bi kitap..onunla yetinmedik 2007 de çekilen filmini izledik birlikte.ama çok yavandı ve kitabı kadar güzel değildi.kitap bizi çok etkiledi.hele o afganistanlıların oğlancılık merakı nedenıyle oğluma sürekli "arkanı kolla "uyarısı yapmam yok mu..delirtiyor çocuğu..:))
sonra o telefonunu alıp odasına çekiliyor.kız arkadaşıyla mesajlaşacak.uyuyacak..zira çok erken kalkıyor..ben de bakıyorum biraz daha nete..sevdiğim blogları okuyorum.gündemi takip ediyorum.şu suriyenin karışması filan..tanrıyı kıyamete zorlayan şu yahudilerin,kabalistlerin,siyonistlerin,koministlerin ist oğlu istlerin topuna sövüyorum ve devletlerin ideoljıleri ve kuzu oluşumuz canımı sıkıyor.ülkenin siyasi gidişatı canımı sıkıyor ama yapacak bişey yok..saçma sapan bi sol karşısında böyle yükselmeleri şaşırtmıyor beni.
sonra her zamanki kendimle başbaşa kalışlarım başlıyor,içiyorum bazan..öyle işte..sıklıkla eskiyi düşünüyorum..yaşlandıkça daha sık..böyle işte ..penelope zamanı böyle bişey..sıkıldım günümden..sizi de sıkmayım de mi:) daha eğlenceli yazılarda uluşmak üzere efem..

ssssoooğğuukk

bu ne dondurucu soğuktur allaım...eksi otuzbeşi gördü anasını sattığımın memleketi..çam ağaçları var parkta kökleri görünmuyor kardan.etek giymeyi özledim ,giyemıyorum çünkü o zaman karlara bata çıka yürüyemıyorum..inanın bana kara adım atmak için kocaayak adımlarından birini,sonra ordan çıkmak için bir diğerini atıyorsunuz..korkunç bişey..tamam kış çocuğu olabilirim bi kaç gün sonra da doğum günüm olabilir..haa tamam otuzdört olucam olabilir ama bu kadar kış....yooo benim için bile fazla...

koltuk



oğluma hamileydim o vakitler..minnacıkmışım..o koltukta oturup gülümsediğim yüz beni sahiplenen Hatice ablaydı..ham
leliğimdeki en büyük yardımcı..onsekizinde kimsesiz bi kızsan ve hamileysen ve yanında bebeğinin babası bile yoksa,onu nasıl doğururum diye endişelenıyorsan ,ya büyütemessem ya beni anne olarak istemesse diye düşünuyor bi taraftan da mühendisliğin ağır sınavlarına hazırlanıyorsan..o koltukta oturmak huzur un taa kendisiydi..şimdi sık sık o günlere dönüp düşünmemin sebebi belkı kendimi takdir etmek belkı kendime sarılıp "yalnız değilsin canım " demek ihtiyacıdır ..belkı de o koltuğun huzurunu özlüyorumdur..


artık bi can var evimizde ...çok olmadı geleli ama sağladığı uyum muhteşem...bi sabah kapı çaldı...kapıyı açtım ,suratıma bakan bi çift kocaman göz dili dışarda bi yavru..arkasında da oğlum
-pene teyze nolur beni al..nolur beni al ..nolur beni al
-efeee..bu nedir
-anneee.nolur nolur nolur erdemler taşınıyomuş..bu yavruyu götürmeyeceklermiş sahiplendirmeye çalışıyodu aldım geldim anne nolur..
-efe..ne karar vermiştik..
-anne nolur..bak bu daha yavru..tıpkı ben..
-efe...
-anne nolur nolur nolur
-geçin içeri...............
-annemsin sen beeee..busun sen beeeeeee..sen var ya ..sen bambaşkabişeysin annem canım...
-şansını zorlama istersen ..
-tamam sustum ve de geçtim..

hadi bakalım hayırlı olsun.




karmançorman bir yazı

sabahın olmasını şu yüzden seviyorum: herşey yeniden başlıyor .yeni bir başlangıç olabilir herşeye.ne bileyim piyangodan para çıkabilir..beyaz atlı prens çıkabilir ...terfi ederim ..daha iyi bi iş olur..oğlum geleceğini garantiye alacak bi burs filan kazanır..öyle işte..
akşam oluşunu şu yüzden seviyorum: hayalperestliğin sonu olur.eve gelinir duş alınır.yemek hazırlanır.oğlanla kitap okunur.biraz gitarını dinleriz sıpanın.sonra o uyur pene odasına çekilir yazar,çizer müzik dinler..şarap içer ,sigara içer..kırılmayan kalbi için bu gün de şükreder..yani hayat olduğu gibi olmaya devam eder...

alex den sonra bi canlı almadık eve..hele köpek kavgası yüzünden oğlum sakatlandıktan sonra hiç..ama eksikliğini hissediyorum..bi canlı olsa evde..küçük bi köpüek yavrusu mesela..köpekleri çok seviyorum..ya da bebeğim mi olsa:))) gülmeyın ama bebek özlüyorum ..belki çok küçük anne olduğum için şimdi tam annelik duyguları hisseden yaşımla ,bilincine vara vara bebek büyütmek istiyorum galiba:) hani mis gibi kokarlar ya..oğlumu koklardım ben.yanına yatardım ,uzun uzun bakardım..bunu ben yapmış olamam değil mi,diye sorardım kendime ..ben yapmış olamam ..benim yapamayacağım kadar kusursuz..yanağımı yanağına koyardım,ipek gibiydi teni..ister istemez gözlerim kapanırdı öylece kalırdım orda..dudaklarıma değerdi nefesi..küçücük kalbi ve minnacık ciğerlerinden öyle seri ve sesli nefes çıkardı ki..mis gibi süt kokardı ..kıpkırmızı dudakları değerdi dudaklarıma..ağlamak gelirdi içimden ,o kadar huzurluydu ki..
şimdi bi delikanlı..ve benim muhteşem olduğumu düşünuyor..muhteşem..korkuyorum,çünkü sandığı gibi muhteşem değilim.ya bi gün farkederse..yani muhteşem olmadığımı..korkuyorum sanırım..hayatımı onun üzerine kurmuş gibiyim ..gibiyim fazla ..kurdum..başarı ve onur belgesi dedikleri bi belgeyle onurlandırdılar oğlumu..kasılarak geldi filan..notlarının yazılı olduğu bkarneyı gösterdi..kokladım hemen .
-napıyosun anne dedi.
-kokluyorum dedim..naptın çamaşır suyu filan kullanıp notlarını mı değiştirdin diye..

şaka tabi..biliyorum başarılıdır.ama onunla dialogumuz gereği hafiften bi şebeklik oluşuyor ,normal karşılıyorsunuzdur sanırım:)

...

konudan konuya atlamasıyla meşhur pene sahnede gene..
bişey söyliycem ama nasıl söylesem...
biri var ..2 yıldır tanırım..hatta tanırım değil kendisi benim emrimde çalışan işçim..:(2 senedir şef diyerek dolaşır peşimden ..ama bu yıl...yani son 3 aydır.hiç bi sıfatla seslenmıyor bana..hatta adımı bile söylemıyor..ortaya konuşuyor açıkçası..açık mavi gözleri var kumral kirli sakalı..kumral kısacık saçları..uzun boyu..sevimli bi gülüşü...hiç tipim değildir sarışın erkekler oysa..ve hele yaş 24 se...çok üzgünüm evet yaşı daha 24...yani benden tam 10 yaş küçük..
bakışları ,etrafımda dolanışı herşeyii ..bi değişmişti..bundan 2 ay önce..sağımda solumda her tarafımda karşıma çıkar oldu..her zaman takılırım ona : pşştt sarı pışlak..naber leyynn..diye..sonuçta benden 10 yaş küçük de mi..eskiden güler geçerdi,saygılı bi şekilde gülümserdi kızmazdı..şimdi bozuluyo..her cümlem her esprim onu yaralar oldu..içine kapandı bunu farkettim..çıkışta bi yerlere gidelim dedim biraz konuşalım.yüzündeki gülümsemeyi görmelisiniz ,zaten hayatta gördüğüm en güzel ağız dolusu gülüşe sahip kendisi..diş hekimi bi babanın oğlu olduğu için mi acaba..estetik bi gülüşü var..onu alıp her zaman sakinleşmek için gittiğim ücra sessiz bi yere götürdüm.sanırım ilk defa geliyor buraya..etrafı seyredip durdu dakikalarca..
-siz gençlerin mekanlarına pek benzemez..izbe bi yer ama severim burayı ,sakin oluyor ..dedim
-her cümlene siz gençler diye başlamak zorunda mısın ,dedi.
-biz büyükler böyle konuşuruz dedim.oğlumla da böyle konuşurum.
-o halde benimle oğlunla konuşur gibi konuşma..hele nasihat vereceksen kalkıp gideyim dedi.
-yo hayır dedim .nasihat vermem ..veremem çünkü kurallara çok uyan biri değilim ..benim nasihat vermem gülünç olur.

biraz konuştuk..müziğin de etkisinden sanırım cesaret buldu..beni sevdiğini söyledi..bunu söylerken mavi gözleri doldu..utanmasam benimki de dolardı..şaşırdım..aslında neden şaşırdım bilmıyorum ,çünkü beklıyordum bunu diyeceğini sezmiştim.bu güne kadar pek çok erkeden bi takım yaklaşımlar gördüm,ama hiç karşımda kızararak gözleri dolarak "seni çok seviyorum ben..yanından hiç ayrılmak istemıyorum.her sabah en erken ben geliyorum işe ,en geç ben çıkıyorum..sen istanbula gidince bi hafta hasta yattım..geldiğini ,geri döndüğünü söyediklerinde bi sabah uyanırda milyoner olur ya insan öyle oldum ..kime nasıl anlatacağımı bilemedim sevincimin .faranjitim bile iyileşti.anlıyor musun beni." demedi..
sadece sustum..sustuk..beynım zamanı durdurdu..düşünmeye başladı bi an ışık hızıyla..napıcam şimdi ben.ne desem? napmaya çalışıyo bu?tecrübe mi arıyor kendine ..yoksa sahiden aşk meşk bilmem ne..
sonra zamanın buzu çözüldü..sadece
-yalnış, diyebildim.
-yalnış olan ne..
-yalnışş..ben ablayım..
-benim ablam değilsin.
-10 yıl fark atmışım sana ben.on koca yıl..on...bir ,iki ,üç,dört ,beş....on...
-bu mu..mazeretin bu mu..ya da bi saattir anlattıklarımın karşılığı..sokarım on yılına..

küfretmesi hayret uyandırıcı..ben kendi sayarım küfredebilirler arasında onu saymam.. asla..
kendimce nasihatlar verdim..bunun olabileceğini filan...ama ne zaman efenin anasınıfınddayken öğretmenine aşık olduğunu anlattım kalktı,
-evet yine gevrek günündesin.duygularımı bu kadar basite almana,harcamana,.... geçmene seyirci kalmıycam .iyi akşamlar sana ŞEF..
dedi ve kalkıp gitti..bi süre şaşkın şaşkın oturdum..napıcamı bilemedim..balkona çıkıp bi sigara içtim ve indim alt kata ..hesabı ödemeye..
-biraz önceki delikanlı hesabı ödedi ,dediler.
biraz önceki delikanlı......
kafam ambalaj ...napıcam ben....

buna benzerdim eskiden ben:)I))




hareketlerimle daha çok:)oğluma kalırsa hala benzıyorum:Sne zaman büyüyeceksın yavrum sen ,diyor...büyümek mi?bunu çok eskiden yaptım sanıyordum.....
selam sevdiğim herkes..

ölmedim hayır..böbreğimde de bişey yok.bi takım sorunlar sinsislesiyle başettim.büsssüürü bişeyler yaşadım ama varım..inanamıyorum bu bilogu bile açmamışım ne kadar zamandır.

yazmayı özledim.aslında yazdım.bi dergi var bahsetmiştim mesleğimle alakalı saçma sapan bi dergi.akademisyenlere bürokratlara hitap eden ,orda işte editörüm .yenı sayısı için kapandım bi yerlere..editörüm dedimse bu nasıl editörlük bilmıyorum ben her moku ben yapıyorum tasarım da dahil ortaya salak bişey çıkıyor bürokratlar alkışlıyor..akademisyenler övgüler yağdırıyor oysa amacı çiftçiye hizmet etmekti..ama çiftçiler pek anlamıyorlar yazılanları ,üzgünüm yapacak bişey yok öyle emrediyorlar..sanki çiftçiler için bi dergiymiş gibi duracak ama hedef kitle bakanlık,meclis filan feşmekan..
efe iyi ..kolu da..gitar çalmakta hala sağ elini kullanamıyor ama moral motivasyon güzel.yılbaşı gecesi istanblue ile doldum babasına gitmıyor görüşmeyı kesti arkadaşlarıyla parti verdiler ,yalnız kaldım içtim ben de..
....

öyle başlamışım kalmış yazı orda ..kaç gün geçti yenıden oturdum başına..
yazmayı özledim ..ama içimde bişeyler eksiliyor sanki.yaşadığım dünyaya saygım kalmıyor giderek.ha ne kadar vardı diyeceksiniz ,açıkçası yoktu pek.ama giderek yoğalıyor.bu benim kelimem ayarlarınızla oynamayın.arada saçmaladığım olur benim kelimelerim var bazı.giderek yok olan şeylere yoğalıyor derim mesela.ürpertici demem ürpertenç derim ,çaysadım derim..ya da ne bileyim şu son siyasi olaylardan sonra ağzıma yapışimış ötekiler demem mesela ETÖkiler derim ..İran a gittim bi iş için insanların nasıl da para manyağı olduğunu gördüğüm için bana "iran sahiden dini yapısı şöyle mi böyle mi "diye sorana "iran pulperest "diyorum..pul farsça da para demek ya..neyse bu konuya nerden girdim bilmem.sanırım bakın ne tatlıyım ne komik konuşuyorum mu demek istedim nedir.bakmayın bana siz..
işte dünyaya olan saygımın yoğalmasından bahsetmiştim..daha az önce bi haber izledim.doktorun biri amelıyattan çıkan hasta bi çocuğa yenı yılda moral olsun diye noel baba kostümü giyerek sürpriz yapmış diye hakkında soruşturma açılmış muhtemelen de görevi kötüye kullanma ve şebeklikten dolayı sürülecek bi yerlere..anasını sattığımın ülkesindeki adalete bak..avrupa d ayapsaydı bunu bi doktor,nobel barış ödülü unıcef bilmem ne ödülü alırdı bizde soruşturuyorlar..lanet gitsin..demek PATCh adams burda yaşasaymış asarlarmış onu ..
Fatih de bi işe başladım..istanbul heyyyy gidi istanbul..işe bşladığımın ilk haftası çağırıldım müdürümün odasına..uyarılmam icab etmiş..yazdığım proje ve iş yerine kurduğum sistemle ilgili sanırım diyerek savunmamı hazırladım.yenılıklere pek açık olmayan bu zihniyete bu programın avrupa da uygulandığını ve kısa süre sonra adaptasyon sağlandığında verim artışının hızlanacağını içeren bi savunma,bi takım veriler ,istatistikler ,grafikler filan..içeri girdim.oturun dediler,oturdum.
-evet ..penelope hanım..ilk haftadan sizinle bu konuşmayı yapmak zorunda olmamız tabi can sıkıcı..ama her yerin bi kuralı var.elbette değil mi efem..evet sadede gelelim.şimdi siz bu işe başlayalı bi hafta kadar oldu.öyle değil mi efem.
(tabi ben bu arada hanımefendi hanımefendi oturuyorum orda.elleirm kucağımda -ki asla böyle ezik modda oturmayı sevmem.-başımı da ağır ağır elnbette der pozisyonda ,onay imasıyla sallıyorum yukarı aşağı.)
-evet..pene hanım.iş yerinde kendi sisteminizi uyguladınız ve biz gayet hoş bi şekilde buna müsade ettik.farkındasınız sanırım gelenekçi de bi yapımız var.eeee osmanlı torunlarıyız biz di mi ama efem hhaaahhaa..
(işle ilgili değil yani...eee neden çağırdı bu osmanlı torunu beni o halde)
-bi takım geleneklerimze saygı duymalıyız.sorumlu olduğumuz bir duruşumuz var.bir siyasi görüşümüz bir idoljık yapımız var değilmi efem.şimdi sizin sigara kullandığınızı işittim doğru mudur
-evet ..kullanırım.konumuzla ne alakası var anlamadım .hayır yani ikram filan edecekseniz...
-aahhhaa..hayır elbette ki o mekruhu ikram etmeyeceğim..
(birden ciddileşerek)
-bakın pene hanım.sigara mekruhtur.onca aç insan varken sigaraya verilen para haramdır.bu tabi sizin meseleniz.ama biz kurumumuzda sigara içilmesini omnaylamıyoruz.
-sigara odanız var ama.
-evet .ab uyum sürecindeyız.adamlar restaurantlarda bile sigara içenler için bölmeler yapılamsı gerektiğini düşünuyorlar.trenler de bile sigaralı bölüm sigarasız bölüm..pehhh bu adamlar geçmişleri katliamlarla dolu bu adamlar insan hakları mıymış neymiş ..işte kendilerince hak ve özgürlük meselesine böyle bakıyorlar..evet sigara odamız var..kural böyle olmak zorunda .ama olması demek personelimin orayı kullanacağı anlamına gelmez.ayrıca giyim tarzınız da birz şey..
-ney
-şey biraz ciddiyetsiz.
ceket ve etek giyiyyorum .bu mu ciddiyetsiz.yani iş yerine jean ya da kışlık kazakla gelıyor insanlar .ben kamu kuruluşundan alışkanlıklla özenli giyinirim.anlamadım bu suçlamayı ben.kabul de etmıyorum.yanı örneğin şu an bakın ve bana bunun ciddiyetsiz olduğunu söyleyın.
(üzerimde beyaz gömlek ,siyah diz kapağı hizasında etek,ve tek düğmeli vatkasız bi ceket var.siyah düz ,desensiz çoraplar ve topuklu siyah ayakkabılar.saçlarım arkadan toplu.çok hafifi varlığı ile yokluğu anlaşılamyan bi makyajım var.)
-lütfen oturur musunuz.zaten mesele bu kıyaftleriniz.yani dün de sanırım füme bi ceket ve aynı boyda siyah bi etek giymiştiniz.önceki gün mürdüm kadife bi ceketti açık renk çoraptı..ya da çorap yoktu..
-ne demek bu şimdi..çorap her zaman olur.numaraları farklıdır.kimi ten rengine yakındır.yokmuş gibi durabilir.ama ceket giymiş bi kadın çorapsız çıkmaz..ne yın sorgulandığını hala anlamıyorum ..mesele ceket mı yanı..
-yo hayır..mesele ceket değil kesinlikle..bakın pene hanım açık konuşalım.etek boyunuz kısa.bacaklarınız gösteren çoraplar giyiniyorsunuz.ve topuklu ayakkabı uygun değil.hafif meşrep bi izlenımdır türk aile yapısında.
-sözlerinizi tartarak konuşmanızı tavsiye ediyorum müdür bey.ne demek hafif meşrep bi tavır..topuklu ayakkabı bu gibi klasik kıyaftlerin bi parçasıdır.içerde rengarenk kazaklarla oturan insanları değil benı buraya çağırmanız zaten yeterince şaşırtıcıyken,işimi mükemmele yakın yaptığım halde çoraplarıma ve ayakkabıma takılmış olmanız benı hayrete düşürmüşken bir de kurduğunuz cümle doğrusu benı hayal kırıklığına uğrattı.
-pene hanım sakin olup oturun lütfen.bizim temsil ettiğimiz bi siyasi yapımız var.açık ve net söyluyorum.işiniz konusunda,disiplininiz konusunda kimsenın cümle kurmaya hakkı da yok haddi de.ama kıyaftleriniz bizim imajımıza ters.bacaklarınızı açıkça gösteren ,vücut hatlarınız ortaya koyan giyim şekliniz ,uzun tuırnaklarınız,ojenız,gülümsemeniz...yanı bizim bi yapımız var ..kadfınlarımızın bu şekilde ortya çıkmasını doğrusu istemıyoruz.sizden istediğim çok şey değil.oje kullanmayın,tırnaklarınız kısa olsun,mümkünse pantolon giyin yalnız pantolon kesinlikle kumaş ve dar olmayan bi pantolon olsun.ayakkabılarınızı daha kısa topuklu ya da babet olarak terch edin.ya da etek giymek istiyorsanız da daha uzun ve daha geniş etekler giyinin.elbette size kot pantolon giyin demıyorum.iş yerinde bunlara dikkat edersek ve sigara içmezsek daha verimli çalışacağımızı düşünuyorum.bu kadar..şimdi işinizin başıan dönebilrisiniz.
-hayır.işimin başına şu suçlanmış şeklimle dönemem.bakın müdür bey.benım kıyafetim her yerde ve hemen her ülkede iş kadınına yakışan klasik ve kibar bi kıyafettir.bu şekildeki özenımle takdir görmeyı beklerdim.ayrıca burda ideoljık yapınız siyasi fikirleriniz ne olursa olsun kurumsal yapınızı korumak zorundasınız.sizin ideoljınız nedir bu benı ilgilendırmıyor kaldı ki burda çalışıyor olmam sizinle aynı görüşü paylaştığım anlamına gelmez.paylaşmıyorum da nitekim.yapılan işlerle ilgili görüşmek isterim sizinle .benı işimle alakalı bi konuda uyarabilir,eleştirebilirsiniz.saygı duyarım .ama kıyafetimi açık buluyorsunuz diye sizin kendi sıkıntılrınız nedenıyle yalnış yapan benmişim gibi eleştirilemeyı de haketmıyorum doğrsu.ve ben sizin kadınınız değilim ne demek kadınlarımızın bu şekilde çıkmasını istemıyoruz.
-bakın pene hanım...sizin hoşunuza gidiyor mu yanı erkeklerin size aç gibi bakması.bu mudur yanı..bi kadın olarak rahatsız olmanızı beklerdim bu konuda .sonuçta siz..
-ben ..evet devam edin
-yani siz konumunuz dolauyısıyla...
-konumum mu..hangi konumum
-yani siz dul bi kadınsınız sonuçta..gelenkleri olan bir ülkeyız,halkız biz.sizin için uygun mu bu..oğlunuz için de arkadaşları arasında utanacağı ,sıkılacağı muhabetlere kaynak olabilirsinz.yani nerde yaşıyorsunuz amerika da değil değil mi.
-istanbul değil mi burası...ağrı,hakkari ya da muş mu yoksa..sivas mı yoksa..ki ben sivasta bu şekilde çalışıyordum..naptınız istanbula siz..dul bir kadınsınız demek herkesin sizden nemalanmak istediği anlamına mı gelıyor yanı..bu nasıl bi zihniyettir..bence sayın müdürüm siz çarıklarınız çıkarın benım kıyafetimi eleştirmeden önce..çünkü hala tezek kokouyorsunuz..hoşçakalın..ha unutmadan ..alkol de alıyorum ben..
.........
bu nedenle insan işten çıkar mı..çıktım..2012 de ...istanbul gibi bi yerde..bir devlet kurumunda...buna inanamıyorum....

BU BLOG ASLINDA;

biraz günlük ..çokça dün'lük ..ama hepten deli saçması..

sahibinin histerik çıkarımlarından oluşmuş bilog.









penelope saklı sandık

herbişey

bi sonraki bölümde..

.