penelope zaman makinası 3 - kaldığı yerden

Bir kaç gün aklıma takıldı o öfkeli bakışı.öyle öfkeli bakmış ve bana öyle aptal hissettirmişti ki,burnumun o ukala direği sızlamıştı.hep nefret ettiğim ,kendinden başkasını düşünmeyen ,her bi b.ku bildiğini sanan insanlar gibiydim o an ,farkındaydım.belki de canımı en çok yakan buydu.insanların kılık kıyafetiyle,şivesiyle,görgüsüyle,yetiştirilme tarzıyla,fiziksel yapılarıyla dalga geçen ,bunları espri malzemesi yapan zavallılar gibi mi oldum şimdi gözünde ..yooook,o ben değilim,demek isterdim ..nerde görücem de ben o değilim ,savunmamı yapacağım ki...

küçük dükkan ,daha da küçük olmuştu.içimde sıkıntılar...birde aklıma takılan gri gözler...gri gözz..hiç gördünüz mü siz..çok farklı bir göz rengidir.insana kendini kutupta yalnız hissettirir.

düşünceler yumağı ile dolu bi kafa,ilerleyen yaz günleri,ev ,sinema,dükkan ,bar ,alkol,sigara ,müzik..vega....gogol...ev...bar...dükkan..kominist sohbetler...
Hayatın özetiydi o an için...
yine rutinler...rutinler...monotonluk diz boyu..içim sıkılmış..ruhum bulanık...bar...bar...yan masa...o..!!!!

kalk!!!!! ya şimdi ya hiç..

_baksana bana sen,geçen gün öyle bi tauhaf saçma salak davrandın ya..
_hangi gün..
_geçenlerde kitap alamaya geldin hani..
_hmmm.seen..şu herkesi bakarak çözen kız..
_hheee işte o..ben kimseyi bakarak çözmedim ..yanlış bişey söylemedim .sadece bi bakış açısı.farklı fikirlere saygın yok mu senin.ayrıca da afedersin anladın mı......
_özrünü kabul ediyorum.
_hiç de bile bikere..özür değil bu,sadece yanlış anlaşılmanın düzeltilmesini talep etmek..
_dilekçeyle başvursaydın madem öyle..
_espri yeteneğin de hiç yok bu arada..neyse ...hadi bakeeemm..kaçar ben..al bu da şarabım ,daha bi yudum içmedim bile senin olsun sen iç..hoşçakal....

........

bi kaç gün sonra dükkana geldi.biraz kitap aldı..bir iki sohbet ettik.ısmarladığım şarap için -nasıl bi ısmarlamaksa_ödeşmeyi teklif etti.Öğle yemeğini bi parkın orta yerine oturup yedik..çimlere..yemek de tost..:))))
Sonra ertesi gün….b i sonraki gün..daha sonraki gün…sabahları sıcak poğaça almaya başlıyordum artık,öğle yemeğinde gideceğimiz yerde yeriz diye..tabi öğleye kadar soğuyordu : )
Yakınlaştık..birbirimizde garip bişeyler bulduk..ben onda huzur buldum,sakin…huzurlu…komik….rahat..o bende kaçmak istediği tüm sorumluluklardan kaçabilmiş bir yaşam buldu.ben o olmak istedim ,o ben…ben onun gibi annem tarafından nerdesin diye aranmak,akşam eve gitmek zorunda olmak,kardeşimin ,kuzenimin,dayımın ,amcamın bilmem bilimum aile efradının doğumgünü ,düğün vesair bütün eğlencelerine Allahın emri gibi katılmak ……o kimsesi olmadan kafasına göre tek başına bir hayat yaşamak ….bence o şanslıydı,onca ben….birbirimizi çeken buydu belkı…ha tabi ben güzeldim ,o yakışıklı : )))))))o da var…

………..

_.....hamileyim …
_........!
_bişey demeyecek misin?
_.........!
_anladım…hoşça kal sen ..seni tandığım için mutluyum..sevdiğim içinde..çocuk için de teşekkürler..
_doğuracak mısın?
_...evet ,elbette..başka alternatif var mı?
_emin misin?
_ bak beklediğim tepki bu değildi tabii.ama madem bu kadar korktun ,buna gerek olmadığını da bil.hakkın olduğu için bilmeni istedim ..kasma bu kadar sen ..senden beklentim yok..ve hatta ,şimdi kalkıp gidiyorum .bundan sonrasında hayatında yokum bile..bak tattaaa ttaaa taaaaamm.abra kadabraa..yokum..

Bu tepkiyi bekliyordum ,beklemediğim bu kadar keskin oluşuydu.ben de bastım gittim..

Bi kaç gün aynı hayatıma devam ..ama tabii farklı bir heyecanım vardı artık..korkmuyordum.rahattım..sadece o vakitler daha zordu ,bekar anne düşüncesi.beni biraz o yıldırıyordu.sonuçta bu çocuğu doğuracaktım,ama babası nerde.soyadı ne…ilerde acaba onun için sıkıntı olur mu? Şimdiki kadar rahat mı değildi ortam acaba ..ya da bu düşünce için daha mı zor dönemlerdi..şimdi olsa hiç endişelenmezdim.

Üç beş gün sonra dükkâna geldi. Gözleri uykusuzluktan şişmiş, endişeli bi yüz… Bu endişe canımı sıkıyordu. Sonuçta ondan beklentim yok.
Evlenelim dedi.olmaz dedim.seni seviyorum ,dedi.korkuyosun,dedim.o dil döktü ,ben kulak tıkadım.ama seviyordum da onu.o da beni seviyordu.bi kaç haftalık mücadelenin ardından,onunla olmaya hakkı var ,dedim.bebeğini kucaklamaya hakkı var…
Kabul ettim.apar topar evlendik.bi nikah salonunda ,üç beş arkadaşın katılımıyla.yalnız bu üç beş adamın o siyahlı adamlar olması da garip bi olay ,değil mi: ))?


Bizimkilere söylemek sandığımdan kolay oldu.

_büyükanne…evlendim ben…
_neden ..hamile misin!!!
_evet..
_hmm..iyi bari çocuğu cami avlusuna bırakma..ya da tren garına.ya da ne bileyim sıkıldığında uzaklaşmak istediğinde odada unutup gitme..
_yapmam heralde..
_sen öyle diyosan.,
_bende seni seviyorum büyükanne..

……
Kısa ,keskin, acıklı….

Evlendik..uykusuz geceler geçirmesi, sürekli telefonda karşı tarafa yalvarması ,çıkıp balkonda konuşması canımı sıkıyordu.yoo ,başka biri değil..her gece arayan annesine yalvarıp ,ondan özür diliyordu.kendini kafese kapatılmış gibi hissediyordu..koltuğun birinde sızıp kalıyordu..çantasını hazırladım….kapının önüne koydum…”güle güle ,dedim ,hayatımdan güle güle…ona “ya şimdi çıkarsın….ya da hayatının yükünün altına girersin “dedim..çıktı!!!!
Sonrasını biliyorsunuz..oğlumun nüfus cüzdanı çıktıktan hemen sonra boşandık.
önce zor geliyordu daha bi kaç aylık hamileyken elini tutacağın ,"bana erik al,kiraz bul,avakado yaprağına aşeriyorum,capari getir" diyeceğim ve peişmde koşturacak biri olmadığı için.ayrıca etrafımda benden bir ışık bekleyenler için savunmasız mı görünüyordum ne,hemen hepsi "çocuğuna baba olucam,seni koruycaam " gibi bir yöntemle etrafıma üşüşmüştü.sanki baba arıyoruz...neden sonra anladım ki ben ,insanlar yapmak istedikleri her şeyi yapabilirler aslında ,sadece birinin onları iteklemesi gerek.hayatımıza girmeye çelıştı daha sonra ama ,bizim için yoktu.sonra beraber başladık hayata..ve sıpa şimdi aşık…şehir dışındayım bi kaç gündür ,görüşemiyoruz.uyumadan önce aradı beni.yatıyordum ben.o da yatıyormuş.ama sesimi duyası gelmiş.aslında anladım ben onu,konuşmak istedikleri var:

_ne..noldu gece gece..
_seni özledim..
_hadi yaa..neye ihtiyacın var..para mı lazım ..: )))
_anneee.
_tamam nee
_anne ..Zeynep var ya
_hangisi..hani şu sümüklü olan mı?
_annneeeeeee..ciddi bişey konuşacağım.
_dinliyorum..
_galiba o Özkan dan hoşlanıyor.tenefüslerde hep Özkanla geziyor.
_hmmm..küçük aslanın yeleleri mi çıkıyor bakiiiiim..kıskanmaya mı başladın köftehor..
_ya yok da..
_bak bebeğim..biz buna büyümek diyoruz.hayat istediğin gibi gitmiyo bazen.aşık olmak da biraz acıklı bişey..bana kalırsa salak bişey ama olunca da kaçınılmaz üç beş mecburi hareketi var,onu yaşamak / yapmak zorundasın.zannettiğin gibi değildir.ama zannettiğin gibiyse de s.tirett.kız mı yok yani..hem sümüklü sarı pışlağın da teki..biraz daha büyüyünce bi aşık olucaksın ki …o zaman anlayacaksın ki aslında bunlar sandığın kadar kuvvetli hisler değil..
_hmm
_hmm.tabi…ama pşşttt baksan bii sen sbs çalış sen kafanı doldurma onla bunla..

………….
İşte o benim dünyaaaamm..:))))

İyi ki yapmışım ben beee…..

özgün için 2 eheheheheh

iyi ki doğdun leeeennn....








merkezden elaleme 1-2-3

Evet arkadaşlar ..kimse meraklanmasın..merak etmeyin diye yazıyorum…

Güççük uyuz evli çıktı….: )

Veteriner de dost olarak kalmayı reddeti.duygularına hakim olamazmış..

Gökten üç elma düştü..:

Her nereyeyse benim bulunduğum biyere değil..

ÖZGÜN İÇİN

demek göremıyorsun koyduklarımı ..yaaa ..
o halde göreceğin şeyler koyalım :))




bunu yapan kafayı kırmış muhtemelen kıhkıhkıhkıh



bu benim için:))







gördün mü şimdi:))))))


Not: hepsi netten bi yerlerden alıntı işte ...
Şimdi benden alışık olmadığınız bir yazıyla karşı karşıyasınız dostlarım..

Enteresan bir dönem geçiriyorum ,bu nasıl bir aydır anlayamadığım garip saçma sapan ,sersem sepelek bir ay..

Bu ayın başlangıcıyla beraber ne oldu nasıl olduysa öyle bi durumun içinde kaldım ki, kafam allak bullak. Yani duygularım konusunda netim tabi de çok çok acayip bişey bu. Paylaşmak isterim açıkçası. Ya da en azından yazmak. Belki içimde taşımaktan daha iyi. kimseye de anlatmadım, anlatmam fazla bişey de.


Nerden başlayalım şimdi.

7–8 ay kadar önce çalıştığım işle ilgili başka bir ildeki benzer kurumla irtibatlaşmamız gerekti. Bizdeki teknik sıkıntıyı çözebilmemiz için diğer daha büyük ildeki kurumun sistem mühendisine yönlendirdiler bizi.

“sistemi yapan arkadaş zaten X ilindeki kurumda çalışan bilgisayar mühendisi arkadaş.bu arkadaşa sorarsanız kendi yaptığı sistemdeki sıkıntıyı herkesten daha iyi çözer penelope hanım “adlı ukala tavırdan dolayı merkezdeki yetkiliyi kutluyorum önce.neyse, X ilindeki birimden sistem sorumlusu mühendis arkadaşa bağlanmak ,anaaaaaaamm,Washington D.C.ye bağlanmak gibi bişey.Filan departmanı için 1 i,Feşmekan departmanı 8 i….15 e kadar yolu var anasını satayım ve 15 inci de bu bay uyuz..evet adı bu “bay uyuz”
Bir sürü sıkıntının ardından kendileri lütfettiler bağlandık. Hayatımda duyduğum en soğuk, en ukala, en aksi ses ve o sesin sahibi… Nazik olmaya çalışarak, hiç olmadığım kadar sükûnetimi koruyarak başladım:

_iyi günler F.bey, ben XYZC den penelope..kullanmakta olduğumuz sistemde şöyle şöyle bi sıkıntı var.sanırım gözden kaçtı şu şu şu işlemi yapmak istediğimizde hiç olmaması gereken şöyle bir sonuçla karşılaşıyoruz.
_hmm.neden yapıyorsunuz ki o işlemi..macera peşinde misiniz?yapacağınız işlem bellidir.şu şu sekmelerin dışında ne işiniz olur ki..
_bakın F.bey..benim sorduğum soru ya da çözümü için yönlendirdiğim şikayetin değerlendirtmesi gerekirken ,siz bana ne yapacağımı ya da yapmayacağımı mı söylüyorsunuz?çok basit bişey söyledim ben şu şu şu sekmeler çalışmıyor,yanlış işlem yapıyor,yanlış rapor veriyor.bağlantılarda ya da makrolar da bi sıkıntı olmalı.ve açıkçası nerden kaynaklandığını da buldum ben .toplama eklemeniz gereken sütunu önce eklemiş ,sonra düşmüşsünüz.yani eklenmesi gereken birim nötr olmuş.
_bakın…sizden başka kimseden böyle bi şikayet gelmedi açıkçası ..ve amacınızın ne olduğunu anlayamadım ben.

Artık penelopenin kibarlığı kalmaz tabi..

_hacııı..baksana sen bi..bişey demek istediğim yok benim .bi sorunum var ve sistemi yapan siz olduğunuz için yardım istedim .nedir bu kadar gerilmenin gereği..bıdı bıdı bıdı..

_ya bırakın bişe demiyorum ya…

_Allah Allah.sanırım benim dışımda bi sorununuz var ama ben iyi bi günde arayayım muayyen gününüz galiba .hoşçakalın….


Tabii benim sigortalar atmış.kapadıktan sonra fırlattım telefonun : “uyuzzz ,uyuzzz ,uyuzzzzzz,sinir şeeeeyyyy “ diye tepinip durdum .zira daha önce de ufak bi konuşmamız olmuştu o zaman tartışmamıştık ama sinir olmuştum adama.ama bu kez resmiyet bilmem ne kalktı bi sürü laf döndü ortalıkta .hatta adama “muayyen gününüzde misiniz?” bile dedim..
Neyse işte bi süre önceki bu konuşmadan sonra da ne görüştük ne konuştuk .Zaten hiç de yüz yüze görüşmüşlüğümüz yok.birbirimizin ismini duyarız filan..

Ocak sonlarıydı .tesadüfen msn de karşılaştık.tabi ben hiiiçç görmeden geldim .bi de baktım bi titreşim yolladı uyuz size..

_selam penelope hanım ..nasılsınız?
_teşekkür ederim F. Bey..ya siz?

_ne yaptınız bi sıkıntı vardı çözdünüz mü onu.
_: ) hangisi hatırlayamadım bi..du bakim milattan önce olan mı ..evet sanırım söylediklerimi dikkate almışsınız hemen yarım saat içinde çözülmüştü.

_sıkıntının bittiğine sevindim.
_sayenizde(dil çıkaran ikon )
_eyvallah…
_eyvallah!!! Bu eyvallahın söylenişi ,sesinizi hayal ettim de bi an ,son konuşmamızdan kalan sesinizi yani,”eyvallah gözümmm” gibi bişey galiba..öyleyse “saolasın birader.”.

_: ) :)… o gün kötü bi gündü..

_anlamıştım zaten

_yoo hayır muayyen günüm değildi tabii..

_biliyorum F.bey. O sizin kendinize has uyuzluğunuz du. Her zamankinden

_nasıl bi kadınsın sen ya… Ama uyuzlukta benden aşağı kalmazsın sana diyim…

Bunun gibi üç beş geyikten sonra hemen her gün msn de karşılaşmaya hal hatır sormaya başladık..selamlaşma "selam uyuz", "merhaba baş uyuz" gibi devam etti.öyle böyle derken iki hafta sonra bi telefon tabii.sekreter arkadaşım bana bağlayayım mı diye sormadan zınk diye bağladığı için ona kızıyordum tam
_bağlamasana ya ağzım dolu yaaa.
( Poğaça yiyodum da…)

_ağzın mı dolu senin? ..
_bi Dakka yutkunayım sonra konuşcam…ehem ehem buyurun ..
_nasılsın.
_pardon çıkaramadım ben..
_sen tıkın anca zaten..
_pardon kimi aramıştınız yanlış mı oldu acaba..
_yoo bilakis..uyuzun tekini aramıştım tam karşımda ..evet o..

_F.bey..
_evet sadece bi sesini duyayım dedim..

Şimdi… Bu adamı tanıdığımdan beri ilk kez bu ses tonunu duyuyorum. Nazik, kibar, hoş bi ses… Ama şimdi ne var yani, nooldu ki.

_çatlak mısın sen?
_sanırım öyle..uzaklardaki tanımadığım bi kadına sapıklar gibi telefonda asılıyorum .normal olduğum söylenemez..
_küçük olduğundandır..hacııı sana göre teyzeyim ben

Sorun 1: adam 25 yaşında… Ben 32
Sorun 2: adam bekâr… Ben çocuklu bi kadın
Sorun 3: ne şimdi bu aşık oldum ,kafam allak bulak ,senden başka bişey düşünemiyorum ayakları..ki beni şüphelendirir.genç erkeklerin tecrübe arayışları gibi gelir bana ..ama hani tecrübe aramak için görmediği bi kadını seçmek de ..sanırım böyle kısa ,şişman ,sivilceli ,itik bi tip bu..büyük ihtimalle bende büyük bi kadınım ona göre..ağzım bozuk,komiğim bilmem ne..tecrübe kazanabilirim diye düşünüyordur..muhtemelen kız arkadaşı filan yok,olamıyo kızlar beğenmıyo bunu..

Kaldım tabii beklemediğim bişey bu..
;_hadi kapat kapat telefonu kapat ..kafan karışmış senin ,dedim sadece.

……

Beynim durdu birden ..günlerdir msn de açmıyorum.telefonlarına cevap da vermiyorum .ofisi aradığı her saniye çıktı diyor çocuklar.bana söyledikleri ,ses tonu ,anlattıkları acayip şeyler ama .çok …değişik..yani kendimi yeniden genç ,liseli kız gibi hissettim..kışşşşş dedim tabi o fikirlere hemen ..lan nooluyoruz bilmiyorum ki..aşık maşık demeyin şimdi hemen ,kesinlikle hayır da o, heyecanlanmadım desem yalan..
Herhalde dedim ses tonum -hoş olduğunu söylerler afedersin- çok genç bi kız sesi gibi mi geldi nedir ,ondan mı etkilendi.görse beni diyecek 30 larında bi kadın ..üzerimde bi yorgunluk ,başımda bi ağrı..

Bu arada diğer sorunum da arkadaşlarımın beni tanıştırmaya çalıştıkları biri ..O benle aynı yaşta.Üstelik de aynı gün doğmuşuz.Veteriner hekim.kendi kliniği var.Uzun boylu ,yakışıklı kendi halinde ,hayvan sever biri.Her toplanmamıza geliyor,muhabbeti seviyeli.sürekli yalnız bırakmaya çalışıyorlar bizi.her konuşmamızda birbirimizden bir şeyler paylaşıyoruz.dostluğu çok güzel.hayatımda bu kadar iyi bir insan hiç tanımadım.gece yarısı ameliyat ettiği bi köpek için taaaa ne kadarlık bi yol gitti,eğlenceyi bıraktı ,kontrole gitti.oysa çok da mühim bişey olmadığını biliyordu ama köpeğin sahibinin endişeli ses tonu nedeniyle onu rahatlatayım diye gitti sırf.ne güzel gidiyordu arkadaşlığımız.onu ,uzaktaki ailesini anlattıklarından tanıyarak tabi çok sevdim.insanüstü bir aile.çok kalabalık bi aile ,birbirlerine bağlı,Akdeniz insanı ,sıcak ,eğlenceli..hayatımdan hiç çıkmasın istediğim dostlardan biri..kafam güzelken güvenle başını omzuna dayayabilirim.bilirim ki beni eve bırakır ,ben içeri girmeden kapıdan ayrılmaz.ışığım sönmeden gitmez.ne güzeldi…

Ama…sen bana bu sabah kalk…kapımın önüne bi sepet çiçek bırak ,evlenme teklif et..
Nasıl etti içine her şeyin nasıl…sabah çiçeklerini aldım,telefonda bana söylediklerini dinledim ,cevap verme düşün demesi bile içimi acıttı.o stresle işe geldim….öğleden sonra bi ziyaretçiniz var dediler…
tatatataaaaaaaam

_merhabalar sevgili uyuz…..demek o uyuz sensin..

Höööööönnnkkkkk…

Karşımda duran 1.87 lik kumral, yakışılı mı yakışklı ,son derce şık adam bizim uyuz F.bey miş.
Ayıplamasın kimse, ayıplarsanız da ayıplayın valla ama yutkundum ne yalan söyleyim…

_konuşmayacak mısın..onca yolu tanışalım diye geldim..

_konuşcam da bi zaman geçsin de önce..kendime geleyim de..şaşırdım çok..iyi yaptın geldin gördün ..inandın mı şimdi teyze olduğuma..

_:)sen inandın mı benim zannettiğin gibi küçük olmadığıma

_hayır çocuksun sen…..

_ne dersen de ….şu dakikadan sonra kabul etmiyorum çocuk mocuk..bana bi daha çocuk muamelesi yapmayacağına söz vermeden de gitmiyorum buradan…

Haydaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

Hacı kıymete mi bindik nedir?
Ne halt yemeli peki şmdi…

penelope zaman makinası 2 -firar

Oğlum eve geç geldi… Skandal mı bu? Hayır.
Nerdesin sorusunun kısa ve cesur yanıtı var,
”zamanın nasıl geçtiğini anlamadım” …… bu kadar..
Şimdi korkularla dolu geçen bi kaç saat benimle kaldı..n’olucak ki adam vaktin nasıl geçtiğini anlamamış.Kendimi düşündüm ,eve geç geldiğim bir anıyı… ve bunun kadar bişeyken ben..
Zaten kendimi düşünmesem ben haşlarım bu oğlanı..ama ona bakarken kendimi büyütüyorum onla beraber yeniden ,yeniden hissettiklerimi hatırlıyorum.Ona göre davranmaya çalışıyorum.Ha tabi bana göre daha zeki,daha uslu,daha normal.Ama bir noktada benzer şeyler yaşıyoruz ve paralel evrenler oluşuyor bi an : o, şimdiki zamanda muhatabı ben, diğer evrende onun yaşlarındaki ben ve muhatabı bi duvar!


Akşamdı
Hava kızılla gri arasına sıkışmış, hangisi olacağına henüz karar verememişti. Ilıktı rüzgâr, denizden esiyordu. Hatta arada bi yolunu kaybetmiş bi su damlası tam burnumun üzerine düşüyordu. Yağmur yağıyor sanırdınız böyle durumlarda, en çok sevdiklerimden, akşam yağmurlarından. Gökyüzüne kaldırıp başımı, yağmadığından iyice emin olana kadar indirmezdim gözlerimi göğün gözlerinden.
Çoğu kez kapardım gözlerimi, havayı koklardım sürüngenler gibi : )
Taze ..ferah…özgür kokardı.belki şimdi en çok özlediğim koku o.her yaramazlığın ardından Dilber sultan’dan yiyeceğim fırçanın ön hazırlığı,moral motivasyonu olsun diye galiba, çekilir ilerdeki ağaçlığa,sırtımı sağlam bi söğüte dayar, küçük bi dalı incecik olana kadar yontardım.Dizimden ,kolumdan yara bere eksik olmazdı.Elimdeki küçük çakıyla yontamaya devam ederken küçük dalı, birazdan olacakları hayal eder, yaraların biraz kabuk bağlamasını beklerdim.Burnum kanar ,koşar yarım saat sokak çeşmesinde yıkardım.Vızıldayarak eve gitmezdim : )
O akşamdı.Gri-kızıl ,az hüzünlü ,çok özgürdü.”Evden kaçsam” diye düşündüğüm..Her şeyi planladım.Gar çok da uzak değildi.filmlerdeki gibi bi vagona atlasam ,hafızamı kaybetmiş rolü yapsam /ehehehe/ ya da ne bileyim demir yolu boyunca kuzeye doğru yürüsem..bi sürü macera yaşarmışım gibi geliyordu.Evdekiler çok da dert etmezdi sanırım .Hatta meşhur tavla partilerinin en muhteşemini, kutlama yapmak için organize ederdi büyük ailem..
Ben de yün kokusu karışmış, cızırdayan plaklardan “sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul’u “ dinlemekten kurtulurdum. Ya da mutfaktan gelen “ağlasaaam inlesem, silinmez bahtın karası “ namelerinden uzaklaşmış olurdum. Etraftakiler voltron seyrederken benim kürdîli hicazkâr peşrevlerine gark edilmem gibi –o an için- dehşet bişey yoktu sanırım. Kurtulmuş olurdum galiba. Axel rose dinlemek istiyordum ben, bağıra bağıra da eşlik etmek. Şimdi düşünüyorum belki de evdeki bu huzuru bozmak içindi tüm kavgam. Bateri istiyordum düşünün. İmkansızı istemek gibi bişey.şimdi şarkı sözü olmuş ama çok duyduğum bi nasihatti peder beyden:” sen de böyle kalmazsın..bahar ve çiçekler…hayat seni döve döve uslandırır..döve döve..”
Hayatın uslandırması için başımızı eğmek yerine, “geldiği gibi yaşarken tecrübeler kazanıyor olmak” düşüncesi daha ılımlı gelirdi bana da.
“gelsin hayat bildiği gibi gelsin ….işimiz bu..yaşamak”
Dediği gibi Sezen’in.

İşte şimdi hızla kalkıp oradan uzaklaşmak gerekti. Akşamdı. Aklımda istemesem de beynime işlenen şiirler vardı. Tavla gecelerinde, şiir-şarkı manyaklıkları tutunca bizimkilerin: ) heybetli heybetli söyledikleri gibi:

Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam.”

Uzun uzun yürüdüm raylar boyunca. Çakıl topladım. Masallardaki gibi yolda kaybolursam diye. her taraf zaten çakılken bu mantıksızlığımı fark edip “aman beeeee, zaten kaybolmaya gitmiyor muyum “ dediğim için galiba fırlattım hepsini tek tek. Sonra yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. Kafamın içi bomboş ve dopdoluydu. Boşlukla dolmuş bi doluluk. Şimdi kendimi anlıyorum fazla yalnızmışım. Ya da boğulmuşum artık, çocuk olmak istemişim. bi taraftan dirseğimde bu sabah oluşmuş yaranın sızısı, diğer taraftan adrenalin patlaması, diğer yandan da başıma gelebileceklerin hesabı.
Uzun bir yoldu vakit akşamdı. dı. dı. dı. Ve bitti tabi her güzel şey gibi. Karardı iyice. Şarap kızılı yok oldu, gitti. Durdum kaldım orda öylece. ne denir nasıl denir bilmiyorum. Yine şarkılardan hareket ederek söyleyeyim:
“bir yanım karşı koyar bir yanım ister…” işte tıpkı öyle..
Sonra çocuk aklımla düşündüm ,”ertelesem mi acaba? Biraz daha büyümeyi mi beklesem?”
En ağrıma giden şeyse, soluksuz yürüdüğüm o yoldan ardıma baka baka geri dönmekti galiba. Aynı yolu takip edip tekrar döndüm. eve gittiğimde ilk suçumdan daha büyüğünü işlemiş olarak karşılanacağımın da farkındaydım açıkçası. Öyle ya,önce komşumuzun izmirden misafir gelen torununu haşlamıştım,”kırk yılda bi gelen çocukceyizi “ sevgili nagehan teyzenin hatırını da hiçe sayarak iyice benzetmiş ,”azını burnunu kırmış”tım.onun için cezalandırılacakken ,belki üç beş kötek ,akşam yemeği yok ,nasihat nasihat nasihat dinleyecekken ,bu kez bi de ve gecenin köründe geldim diye kimbilir neler görecektim.yürürken de gülüyordum gayri ihtiyari.arsızlıkla suçlamayın hemen ,öyle değil,dilber sultanın vereceği cezaları hayal ediyordum,kayış koptu bi yerde ,hayalim komediye dönüştü.önce onu kafasına siyah bi maske geçirmiş Fransız cellatları gibi hayal ettim ama altında kabarık pazen kıyafeti canlanınca gözümde ister istemez ciddiyet ortadan kalktı.sonra güya gardiyanmış,beni hücreye tıkacak.bu kez aklıma mutfakta söylediği şarkılar geldi,arada nağme yaparken sesi bi incelir ya.o sesle bana bağırdığını hayal ettim ..epey şenlikliydi.: )
Bütün yollar şu sokağa çıkar ..ve çıktı ..iyice de akşam olmuştu.kapının önünde iki ihtiyar :
“döndü eve tüüh beee..ölmedin mi sen kııız..kaçırmadılar mı seni veled.sahi kim kaçıracak be adamları yemiştir ehehehehehe..”
Balkondan bana oturan boğa gibi bakan dilber sultan’dan başka herkes “ona bişi olmaz “ havasında zaten hiç de telaşlanmamışlardı.Dilber sultan bembeyaz bi renkteydi.suratı beş karış,kolları göğsünde bağlı.balkondan bana baktı ,ben kafamı kaldırıp ona.içeri girdi hemen .Binanın önünde kırık , tahta sandalyelerinde oturan ihtiyarlar / ki ben onara edi ile büdü diyicem / nitekim sürekli bir stand –up ,beraber “Amman zabahlar olmasın “ havasındalar./binadan içeri girerken ben, arkamdan kahkahalara boğuldular.”şeytan azapta gerekkk”..hangi çocuk şeytan olabilir,ne yapmıştır ki.milletin hanım evladı bi iki çocuğunu patakladı diye, üç beş cam pencere kırmıştır kazayla,uyuz bi adamın ayakkabılarını kapı önünde görünce köpek pisliği doldurmuştur, bunun gibi ufak şeyler ..ne ki..
Hayatımın en uzun basamaklarıydı. Bitmedi. Yukarı çıktım, kapıyı vurdum. Kapı açılmadı. bi daha… Açılmadı. bi daha… anlaşılan çok kızgın dilber sultan ,burnumuz sürtsün ,ağlayalım ,özür dileyelim istiyor.kapıda herkes de duysun..
Oturdum kapının önüne bekledim sadece ..hiç ses çıkarmadan ,sonuçta bu beklediğimden daha iyiydi…sabah yatağımda açtım gözümü ,demek uyuyakalmışım.
Sonrasında birkaç gün yokmuşum gibi davrandı.Hayaletmişim gibi.Beni görmüyordu,duymuyordu.Sanırım silik bir tip olmak istemekten o gün vazgeçtim.varlığımı fark etsin istiyordum.
Okula gitmek üzere hazırlandım.çıkarken yerleri siliyordu o.Yine ben yokmuşum gibi ağzını bıçak açmadan..kapının kolundan tutup ,geri döndüm,ona baktım …ve belki ortak hayatımız boyunca en çok yakınlaştığımız andı:
“büyükanne ,inan bana ben senden daha çok isterdim keşke o arabada oğlun değil ben olsaydım diye..”
Dedim ..çıktım..en çok ağladığım gündür.sonrasında ağlamadım fazla.ağlamam da çok.neşeli bir tipim ben: )
O gün dilber sultan rahatsızlanmış..sanırım üzüldü çokça.bizim için milat oldu.çok büyük bi değişiklik olmadıysa da artık eskisi kadar sert değildi bakışları.şimdi………

Paralel evrende yol bekleyen olduğum bölme gelelim…..
Oğlumun kulağından az biraz büküştürüp sonra sarılıp onla uyumaya karar verdim.yokmuş gibi değil..varmış ve beni sinir etmiş gibi: )

Önce bi sigara içiiim de : )))

14 şubat -getirdikleri-götürdükleri ve bilumum saçmalıklar antoljısı

Sevgililer günü ulusal şeysine katkım olsun diye “hey yy sevgililer gününüz kutlu olsun be yaa” der bütün sevgilileri kutsarım. Kızları prenses, beyleri sir ilan eder ve kendi dünyama dönerim.
Karganın kahvaltısını bitirmesini beklemiş olan arkadaşım, eylemden hemen sonra kapımdaydı.(burada ona bi isim vermeliyim ne desem ona: “lady paradise..:)) )”

_ ne var zabah zabah.
_şekerim açsana. Kahvaltıya geldim. Sen yalnız, ben yalnız bu gün böyle geçer mi bee.
_benimki gayet geçiyordu. Kızım gitsene evine. Uyu, dinlen. Temizlik filan yap.
_açsana ya. Sıcak poaça getirdim. H…’nın poaçaları hem de.

Artık bu H. , poaçaların içine hangi katkı maddeleri katıyorsa, tadını benzerini bulmak mümkün değil. yataktan kalkmış halimle, hayır diyemeyeceğim tek şey kahvaltı da H.’nın poaçaları olacağından:
_geç… Geç içeri geç bakalım. Pazar sabahı cellâdı. Pazar kanseri…
_aman ne beee..biliyorsun ben teoman’dan ayrıldım .lan dur dur sevgililer gününe iki gün kala ayrıl.
_parası yoksa ..hediyeden yırtmıştır.
_ne alakası var penelope. Öyle biri değil biliyorsun.
_ne demeye ayrıldın peki.
_ilişkimizi gözden geçirmemiz gerek dedim. “bence de “ dedi.”yaaa demek öyle ,o zaman ayrılalım ,”dedim .o da “olur” dedi.
_sepetlemiş seni.
_öyle mi dersin.ağzıma s..m lan ben ..ne demeye dedimse ..iyi gidiyordu ilişki..sadece biraz sıradanlaşmıştı anlıyor musun penelope.bak bu gün ararsa gerçekten sevdiğini anlayacam .yoksa her şey yalanmış..ne dersin arar mı..aramazsa aramasın .bugünü beraber geçirecez canım kankitom benim.oğlan da var..süper olur. De mi..?!!!
_çay koy sen ..ben bi duş alayım ..algılarım yıkanınca açılır belki.anlamıyorum seni…..haaa bu arada manitalar günün kutlu olsun bee..



Manitalar gününden nefret ediyorum ..hayır kıskançlıkla kesinlikle alakası yok.sadece bu ticari zihniyetin, bütün bu özel durumları kullanması ve paraya pula dökmesi hoşuma gitmiyor.herkesin birbirinden beklediği şeyler üç boyutlu hale gelmeye başladı.Eskiden sevgilinin,senin elini tutup ilk gördüğü çiçekçiye girmesi ve (parası sadece ona yettiğinden ) bi karanfil alması insanı mutlu ediyor ,yanaklarını pembeleştiriyorken ,şimdi daha gün gelmeden hesap kitap yapılması ,en değerli –ki değerdeki kriter pahaca yüksek oluşu- hediyeyi alanın en sevilen olması anlayışı midemi bulandırıyor.bu paragöz düzen ve pulperestlik sinirimi bozuyor.

……

_annee..kredi kartını alabilir miyim?
_neyi.
_kartını.
_höönkk.????
_ya anne para ver desem bebek gibi para verecen. Hediye almam gerek.
_ne hediyesi.?
_anne nerde yaşıyon sen yaa.”valentine days.”
_o kim
_uffff anne bilmiyor gibi..
_ne alıcan sen bakiiim. Öyle kartla martla.
_anne şimdi derya hani Beşiktaşlı ya. Aynı zamanda beraber voleybol takımındayız. Şimdi onun antremanlara gelirken giydiği Beşiktaş eşofmanı çakma. Ben diyorum ki ona gideyim lisanslı bi eşofman alayım. Sence aaaccaaiip olmaz mı?
_hööössst..hadi ordan sıpaya bak.”lisanslı eşofman” mış.babası kıyamamış paraya almamış ben mi alıcam.al yürü git çiçek al ,karanfil al bi tane.
_anne o salak mı bi tane karanfili kabul edecek.
_uleeeen salak mıydım ben. Baban almıştı banaaaaa.
_:))))))))) annneeaa sen de ucuza gitmişsin beee.

Yasal uyarı: Buradan sonrasını çocuklara izletmeyiniz. Zira şiddet içeriklidir. Hayalimdeki güdümlü anne terliğini üretenin ben var ya kırkı yıl kölesi olucam..

…..

Oğlana üç beş kuruş verip daha basit ama daha anlamlı bişeyler alması için ikna ettikten sonra / bilirsiniz klasik anne konuşması ,hani amerikan filmlerinden öğrendiğimiz ,(yoksa bizim anneler direkt terlik, ),oğlum hediyeyi hissettiğin bişeyden seç, pahaca büyük olması değil ,maneviyatının büyük olması gerek,sen onu satın almıyorsun ,duygularını ifade ediyorsun gibi bişey işte../ ohhh kartı kurtardık ehehehehe/ onu yolcu ettim.

_eeee..arkadaşım ..çay da hazır.madem geldin sende .hadi bakalım .bu gün beraber bişeyler yapalım.sinemaya filan gideriz ,gidip oturalım bi yere yahut.
_şşşşeeyy.canııım yaa.. ben hemen gitmeliyim ..kuaföre gideyim hemen ..teoman aradı ..aaaaaaa. çığlık çığlık çığlık./zıplamalar zıplamalar/ beni özlediğini ,barışmak istediğini söyledi..aahahahahaha..
Ben hemen çıkıyorum canım ../sarılmalar sarılmalar/
Kapıda telaş telaş telaş..
_aaa canım.ayıp olmaz sana de mi?.
_yok canım ne ayıbı da uykuma neden …tın acaba …..
_canım kankitom benim.seni seviyorum laan ..bu arada sevgililer günün kutlu olsun.
_s..tir.

…………

De hayden bakalım….
Oğlan gitti. Katli vacip arkadaş gitti. En mühimi benim uyku gitti. Pazar günü rahat rahat uyuyayım diye dünden temizlik de yapmışım. TV. de bi halt yok. Ne yapalım peki biz.
Devlet tiyatrolarının iyi bi oyunu varmış, bugün. Davetiye gelmişti.14.00 de. Ona mı gitsem.
Hee bakalım ona giderim şimdi..

Vaaay be manitalar günü ha..

……………

Sokaklar insan kaynıyor.ne kadar da çok sevişken insan dolu bu memlekette.ama herkesin elinde bi gül.. kızın birinin elinde ben diyeyim eşşşek kadar ,siz deyin fil gibi bi teddy bear ..sevgilisi yılışık oğlan da yanında.öyle birbirine baka baka ,ağızları kulaklarında laa laa laaa laaa laa laa laaa(şirinlerin müziği burası) şeklinde yürüyorlar.gayri ihtiyari suratımda bi ekşimişlik..hani biz ilk gençliğimizde sevgilimiz olunca böyle saf salak dolanırdık ,şöyle bi banka filan yan yana oturacak olsak ,denize karşı bi romantizm şeyedicez diyelim ,hemen bi amca gelir “hoooop aile var burada sıpalar “havasında ,aynı benim şimdiki ekşimiş suratım gibi bi suratla bakardı.Olayı hatırlayınca “ noooluyoruz “ dedim ya..ben de nedir milleti izlemeler filan .yürü bakalım,git bi film falan izle.üç beş yeni kitap al eve ..
Bu arada telefonlarıma /iş, şahsi/, mesajlar da geliyor. Bu günü fırsat bilenler , “hayır “ cevabını naz sananlar… Burada yazmak isterdim aslında ne kadar abidik gubidik mesajlar olduklarını. Ama mahremiyete saygı de mi?
Hiç biri de umurumda değil açıkçası.
Şarkılardaki sevgiliyi mi bekliyorum nedir? (Bknz dip not)
Sanırım o sevgili de o şarkılarla beraber öldü..
Yürü bakalım penelope..tiyatroya… oyunun başlamasına az bi vakit var..
Şu an istediğim tek şey yıllar önce var olup şimdi olmayan o kawasaki croossun üzerinde olmak ,ve vuuuuuuuuuuuuuuu uzağa uzağaaa daha uzaaağğğaaaaaaaaaaaaaa….:)))))))
Yaşlanıyorum ben bee.


dip not: (ki sonradan eklenmiştir)
şarkılardaki sevgili
-sahipleneciğim ve beni sahiplenecek biri olacak..çok modern adamları sevmem ben öyle :P
_yanımda rahat olucak -ben her halükarda rahatımdır zaten
_ben konuşurken dinlenmekten yoruldum ,konuşurken dinleyebileceğim biri olucak
_düzenli olacak
_komik (ama kesinlikle şabalak değil,komik,esprili...tiksindiren örnek :aptalca bi soran bay gerizekalı ya "neden" dedim.masadan hızla ,kaçarcasına uzaklaşmamı sağlayan esprisini yaptı:"kaplumbağa deden .ahahahahahaah " tanışayım diye ısrar eden arkadaşımın sonu olmuştur bu vakıa.)
_akıllı..pratik..kafası çalışan biri
_dünyadan haberi olacak
_sinema sevecek
_hız sevecek...:)))))
_şarap sevecek...balık sevecek:)))deniz sevecek
_benim hızıma ayak uydurucak :P

günün zaaabah şarkısı

PENELOPE ZAMAN MAKİNASI





DÜNDEN

Yaz tatillerinde bir bahane ile kasabaya gitmiyordum. Derslerle ilgili staj yapacağımı, bazı yerlerde çalışmam gerektiğini söylüyor, bi on beş gün için belki uğramayı vaat ediyor, bir şekilde oradan kurtuluyordum. Sevmekten ziyade, mecburi arkadaşım olan, Makbule Teyze’nin yurt dışındaki torunlarının, kasabaya geleceği günlere denk getiriyordum o “bi kaç” günü de. Onlar da geldiklerinde Marmaris’ten bu tarafa gelemezlerdi bir türlü, bu da işime gelirdi.
Neden gitmek istemediğimi tam olarak bilmiyorum. Babamla zaten kopuklarmış “büyükailem” İngilizcede “grandparents” derler ya, görmemişlik olsun diye onlara böyle diyeyim ben de. Babamla zaten kopuklarmış. Ben de de %50 gördükleri kan bağına karşı, hani o filmlerdeki gibi sarılıp öpen, ninniler ve masallar söyleyen büyüklerden değildiler. Hayatları hep aynı düzenle devam ediyorken, bu hayatın içine yeni birini, bir baş belasını, mecburiyetten de olsa eklemek… Onların binbeşyüzyıldır hiç değişmeyen düzenlerinin değişmesi demekti. Bizimkiler ki dış kapının önündeki paspas ve gazetelik bile benden yaşlıyken, yani yüzyıllardır onları kullanıyorken, değiştirmemişken, paspastan daha köklü bir değişikliğe canları sıkılmıştır muhakkak. Ki komşularının “illallah” dedikleri bir baş belası değişiklik değil, kâbus sayılırdı.
Mutfağın önünde kulaklarımı eşşşek kulağı kadar çekiştiren dede hazretleri, hanımefendi karısına döner:
“hanım, ayağına taş bağlayıp denize atalım diyorum sana yahu..inan bana vatana millete hizmettir:.” derdi. Hanımefendi de yüzünü dahi çevirmeden porselenlerini kurulamaya devam eder,
“Bey. Odasına gitsin. Akşama da yemek yok.”
diyerek nispeten daha vicdani bi karar verirdi. Birbirlerinden ve köklü komşularından oluşan dünyaları için ben , “ahir ömürlerinde Tanrının onlara verdiği bir imtihan”dım. Düşünsenize, hayatları sahile karşı gramofon eşliğinde, sevdikleriyle tavla oynayarak, dedikodu yapıp birbirlerine kurabiye tarifi vererek geçiyorken, birden bire koştur koştur okula çağrılıp:
“dilber sultan..penelope bu gün “bıdıbıdı”nın ağzını gözünü dağıtmış.onu ayırmak isteyen arkadaşının da kolunu ısırmış.sonra derste öğretmeni “sayın her şeyi bilen”i makaraya almış,saygısızca davranmış.gözlerini boyayarak okula geliyormuş.saçlarını toplamıyormuş.gömleğin düğmelerini tee neresine kadar açıyormuş .derslerinde bu kadar başarılı olan bi çocuğun sosyal hayatı nasıl bu kadar berbat olabilirmiş.” şikayetleriyle allak bullak olsun.
Gereğimi düşünmek üzere teslim edilirdim Dilber Sultan’a, Dilber Sultan da gereğimi defalarca düşünürdü.

Şimdiyse işi-gücü, dersi bahane ederek uzaklarda kalmak iyi geliyordu. Hem de ev arkadaşları memleketlerine dönmüşken, evde yalnızken. Kendi dünyamı seviyordum. Hafta sonları sinemaya gidiyor, çok sevdiğim bir cafe de yemek yiyor, sıkı parçalar çalan bir rockbar ‘da sevdiğim müzikleri dinliyor, içiyor, evde de çok sevdiğim kitaplarımı okuyordum. Neredeyse küçük bi kütüphanem olmuştu. Ama hazırdan yemek biraz sıkıntı vermeye başlayınca, hem de gündüzleri yataktan çıkıp bişeyler yapmak isteyince, çaktırmadan sağda solda iş ilanlarına bakmaya başladım. Kimseye bişey dediğim de yoktu ama bakıyordum öyle. Ne yapabilirim diye. Nedense hiçbir şeyi de kendime uygun görmüyordum. Yoo, işleri bana fazla görüyordum, yapamam herhalde, yook beceremem galiba, diyordum. Üzerinden de bir süre geçti fikrimin.
…………
Sinemaya her gidişimde, sinemanın çıkışındaki kitapçıya muhakkak girerdim. bi kaç gün önce de yeni bir kitap almıştım hatta. Raflara göz gezdiriken, yanıma geldi "öncekini bitirdiniz mi?" diye sordu. Sadece gülümsedim. Onu ne zaman görsem gülümsemek gelirdi zira içimden. Karikatür gibi gelirdi bana. Dükkân sahibi Ragıp Bey: atkuyruklu, kumral, açık tenli, hastalıklı gibi zayıf, çenesindeki bi tutam sakalıyla beni gülümsetirdi.
—öğrenci misinz?
—evet.
— buralı mısınız?
—hayır.
—okul tatil değil mi?
—evet.
—o halde memlekete gitmeyecek misiniz?
—hayır
Yanındaki arkadaşına dönüp:
—bak Nazif.hayallerimdeki kız.evet ve hayır ..başka bi kelimesi yok..muhteşem değil mi?
: )))))))))

—okul tatil oldu. Memlekete gitmedim. burdayım. İş arıyorum.
—hangi bölümde okuyorsunuz siz?
—XYZ fakültesinde. ABC üniv.
—yakın da yani… Bizimle çalışsana sen.!
—vallaha mı?
Nedense çok güldü bu tepkime. Ve dönüp:
—bak Nazif, kuracağım cümleyi yaz bi yere.”vallaha!!”


Çalışmaya başladık böylece bizde Ragıp beyle. “Komi Ragıp “, derdi arkadaşları.”komünist Ragıp’ın kısaltılmışı. Öyle söylemleri olurdu ki bazen, dağlara taşlara vurasın gelirdi kendini. Memleketi sevmeyi belki ondan öğrenmiş olabilirim. Ülkemi seviyorum. Her ne kadar ideoljık olarak aynı safta yer almasak da, onun hala var olduğunu sandığı hümanist duyguların hayranıydım. Saçlarının da.36 yaşındaydı ben onu tanıdığımda. o zaman öyle büyük gelirdi ki o yaş bana .”Ragıp abi sana aşık mıdır nedir? “ dese biri “ooohaaaa, adam 36 yaşında bee “derdim. Şimdi 32 olmuş ben… Daha dün doğmuşum gibi geliyor oysa.
Beni çok sevmişti evet. Öyle aşk meşk tadında değil tabi. Sadece dinliyor olmamı severdi. Nedense sürekli konuşan ben onu sadece dinlerdim. Belki birilerini dinlemeye ihtiyacım vardı ve bünye maalesef dinlemeye alışık değildi. Kitap okumayı da bundan seviyordum: okumuyor, dinliyordum galiba. Bana anlatıyordu yazar. Gitmediğim yerleri tarif ediyordu bana. Bilmediğim şeyleri anlatıyor, öğretiyordu. Çocukken “demiryolu çocukları,” “pal sokağı çocukları “ gibi kitaplarda ya da ne bileyim Jules Verne ‘in her kitabında mesela, her birini yaşıyor gibi hissederdim. Bittiğindeyse ağlamak gelirdi içimden. Boşlukta gibi olurdum.
Genç kızdım Edmunt Dantes’i okuduğumda: Breh breh breh.:Monte Cristo kontu..cesaret verirdi. Her şeyin değişebileceğini anlatırdı.
Şimdiyse dükkânın bir yerindeki muhteşem berjere kurulur, her seferinde bir kitabı -satın almadan hem de – okurdum. Kitap almaya gelenlerle muhabbet ederdim. Kitap üzerine konuşurlardı, hoşuma giderdi kitle. O zaman bu satanist görünümlü tipler yoktu ama onların atası sayabileceğimiz uzun saçlı, kâkülleri gözlerini kapatan, çok yüzüklü -bakınız benim gibi-siyah giyen adamlar vardı. Şimdikilere göre daha normal sayılabilirler evet ama o zaman için garip adamlardı. Raflardan birinde bir müşteriye yardım ediyordum aniden üçü beşi birden girdiler dükkâna. Aynı rafın önünde şekere gelen karıncalar gibi toplanmışlardı. Tam kapının önünü de kapatmışlar, gireni çıkanı göremiyordum. Sinema çıkışıydı yine ki iyi filmler geldiğinde sinema çıkışında müşteri bol olurdu. Tek gözüm kapıda, tek gözüm bu siyahlarda. bi yandan müşteriyle ilgileniyorum. Kız, bu adamlardan çekindi bir an:

_saldırgan gibi duruyorlar. Korkuyorum bunlardan ben.
_yook, dedim. Zararsız tipler. ööyle.
_gördüğüm zaman saklanma ihtiyacı hissediyorum nedense
_ben se onları bi hamama sokup keseleme ihtiyacı hissediyorum nedense..:)))
_ilahiii. Hiç aklıma gelmemişti. ayy çok hoşsun ahahahaa.
_valla. Hatta hamamdan sonra dooooğru berbere. Şu gözlerinin önündekileri kesecen. Gerekirse 3 numaraya vurucan saçları. Hava alacak saç derisi.
_olsun ben gene de korkuyorum.
_yok be. Silik tipler bunlar. Yolda yürüseler kimse fark etmez. Kimse yaşadıklarını bilmez. Varlar mı, yoklar mı? Kimsenin dönüp bakası tutmaz. Bunlar da “heeey biz varız, buradayıız “ demek için bunu bulmuşlar.

Daha cümlem bitmemişti ki, hemen arkamdan seslendi:

_öyle mi düşünüyorsun. Yani her şey bu kadar basit… Sen olayı çözdün ve bitti. Teşhisi koydun tedaviyi de yap.

_aa aa. Neden rahatsız etti ki seni. Sen onlardan değilsin.
_nerden anlıyorsun “onlardan değil” olduğumu.
_tipin..
_tipim?
_tipin sıradan.normal ..
_bundan ne çıkıyor peki. Hemen her şeyimi bakarak anlıyorsun. Normal bi kazak ve normal bi pantolon giymişim. Saçım kulaklarıma kadar geliyor aaa işte bu az da olsa normalin dışına çıktı. Ama ayakkabılarım parlak, temiz. burdan yırttık. Ben normalim. Bu da demek oluyor ki kendine güvenen, silik olmayan, yolda yürüdüğünde fark edilen biriyim. Öyle mi?
_dosttuuum..derdin ne senin?neden doldun bu kadar? Nedir..bu gün bi yerde konuşman mı vardı,kaçırdın mı..telafisi mi lazım..

Dükkânın ortasına kadar yürüdüm. Ellerimi çırptım:
_evveet .arkadaşlar.burada aramızda engin bilgileriyle bize dünya barışı,özgürlük ,eşitlik ve bilumum entel konularda sohbet edecek ,ateşli fikirlerin deli savunucusu bay bay bay günün adamı var.gel dostum çekinme konuş ,al sana meclis..

_hem ukala ,hem de saygısızsın sen.şovenizminle sana iyi şanslar diliyorum ..dedi ve çıktı gitti.
Peşinden de siyahlı kankanları. Sadece arkasından baktım. İçimde Aerosmıth çalıyordu “Angel” diyordu beynimde tepiniyordu.neden bilmem ..ne alaka, bilmem .o zaman bilmiyordum yaptığım şeylerin bir mantığa bağlı olması gerekmediğini,şimdi biliyorum .
Çok sinirlendim de. Ama daha önemlisi kendimi salak hissetim belki ilk kez. bi kaç kez dışında da hiç hissetmedim bu duyguyu. Akıllı sanarım ya kendimi. Kendimi salak hissettim evet.
Ve sanırım oğlum ,bazen tıpkı babası gibi salak hissettiriyor beni bir tek.sadece o.genetik demek ki..
Şerefine gölge….

B.KTAN BİR GÜNÜN İLK DEĞERLENDİRMELERİ

Sabah uyandığımda işe geç kalmıştım. Çok nadir geç kalırım hatta işkolik tabir edilirim, “yapacak daha iyi bi işin yok mu senin ? “ der bazen patronum :)

Belki de tek arkadaşım olan arkadaşım :)),"sevgili bul kendineeeeee" der. Yani işe erken gelmemi, işimi seviyor olmamı buna bağlar: sevgilim yok erkenden geliyorum: P bu da böyle bir mantık işte.

Evet. geç kaldım bugün. Neden? Çünkü gecenin körüne kadar oğlumun getirdiği div-x filmleri izledik. Avatar ı izle izle izle diyip duruyordu, izledim sonunda. Gizlice çeken arkadaş sahneyi iyi ortalamış da sesi pek ayarlayamamış. kıhkıhkıhkıh. Çakma ama olsun. Konusu gerçekten orjınaldi ve etkilendim açıkçası. Sonra baktım uyumuş bizimki,
bi kaç film daha izleyim derken .Elimde kumanda "kadın aklı ,erkek aklı" diye bi film var.yaanii..iyi..gerçekçi bulduğum taraf Gerard butler 'in erkekler hakkında dedikleriydi tabi.sıradan ve kof bulduğum ,daha doğrusu çelişkili bulduğum ise katherine heıgl 'in, o aslında münzeviymiş gibi durup, birden bire açılıveren haliydi.o kadar çabucak yelkenleri fora eden biri asla o kadar çabuk münzevi olamaz. Ya da durun şöyle diyelim ,Bir münzevi bu kadar çabuk yelkenler fora demez:))kendimden bilmiyorum hayır.ki rahibe değilim:)))öyle işte .Farkındayım film yorumları konusunda Atilla Dorsay'la yarışıyorum:P,ama sinemayı seviyorum ilk sinemaya gittiğim günden beri hemde.bu sinema ve bizim ev hakkında yazmalı bi gün.Cahide Sonku,Orhan Günşiray,Ayhan ışık ve Sadri babayı ,evde takır takır çalışan film makinesi eşliğinde seyretmenin keyfini paylaşmalı.never mınd!

berbat başlayan gün bu kanepede sızıp kalmışlığım nedeniyle işe geç kalmış olmamla mı bitiyor..haaayııır..ebetteki bu bi başlangıç.fırlayıp yataktan banyoya ...duş almanın en hızlısı..saçlarımı kurutmakta zorlanma ve “yeter yarısı da berenin içinde kurur” durumları ..”öğle arasında kuaföre giderim ,toplayım şu saçı” derken toka bulamamaktan kaynaklanan "laaaanet olsuuuun " kükreyişi..En son saçları haline bırakıp ,bereyi burnuma kadar çekmeler...aahh ahhh bitti mi sanıyorsunuz.Araba çalışmaz.üzerine kadar kar yağmış..temizlemeye çalışmak ıslak saçların beyinden başlayarak donmasını sağlar..neyse..”otobüsle giderim ben de ” otobüs vaktinde geldi ,iyi gitti de hayret.tamam şeytanın bacağını kırdık derken iş yerindeki asansör 4. katta kaldı mı...süper..bu asansör için Mehmet amca'yı -ki kendisi yüksek kapıcı- defalarca uyardım.
_Mehmet amca asansör kafasına göre gidip geliyor. Ben 6 ya basıyorum o 3 de duruyor. Ya da kat arasında duruyor.
_öyle miii.penelope hanım hemen ilgileneceğim.

sağolsun ilgilenmiş.artık yanlış da olsa bi kata çıkarmadı.tamam dedim.belkı de iyi oldu ..sakinleşmem gerekiyordu.çantamı bıraktım yere.oturdum da..telefonumu çıkardım ,evet yeterli şarjı var ..geç kaldım ki kaldım ..battı balık yan gider derdi eski oda arkadaşım.oturdum işte çantamdan bi sigara çıkardım.yaslandım arkama ...ohhh çektim bi kaç nefes.karanlık ,küçük bi yer ..alt kattan biri düğmeye basana kadar bekleriz biz de...
kendimi rahatlamış hissetim de bi an duvarın altından sesler gelmeye başladı..
"içerde kimsee var mıı?"
"mehmet amcaa..ben varım .yorma kendini sen çok.bi ara ilgilenirsin bu asansörle yaa."
"hiiihhhh.penelope hanııım.korkmayın ..hemen hemen anahtarı alıp geliyorum."
"acele etme..:)"

neyse kalkıp yerden biraz toparlandım ,karşıdaki muhasebe bürosundan yılışık arkadaşla ,yönetici olacak avukat beyzadenin eşliğinde kurtarma operasyonuyla kurtarıldım.gözlerimi kocaman olmuş,ağlarken mi bekliyorlardı beni ne..arkasına yaslanmış ,sigara içen ve kapı açılır açılmaz " cee eee "diye bağıran birin görünce benden daha şaşkındılar.
—iyisiniz değil mi?
—iyiyim iyiyim bişe yok.
Her fırsatı değerlendiren yılışık muhasebeci arkadaş,
—ne kadar da soğukkanlısınız. Bravo size ehehehehüüheh
yalakalığını kullandıktan sonra ofise girdim.herkes enteresan enteresan bana bakar tabi..
-ne var..geç kaldım..
—iyi misiniz?
—niye. Geç kalamaz mıyım? Alala. Siz kalınca ben böyle mi tepki gösteriyorum.
bana bi çay .en koyusundan .bi de içeri bi kaç saat kimse gelmesin..patron geldi mi?
_içerde. Sizi bekliyor.
-çok güzel.harika hatta.buyurun bakalım..haa çay kasın koyu bi kahve..double..
...
_oooooo..polise haber verecektim
_yok E..bey,üst üste üj bej aksilik işte..buradayım.
_iyi iyi gelişme var sende ..bilmediğimiz bi durumlar mı var.
_ne gibi.
_ne bileyim .geç kalmalar halin tavrın filan.
_nası yani..
_neeyse.çıkıyorum ben şimdi.öğleden sonra unutma 2 de tırıvırı bank da tırıvırı kredileriyle ilgili görüşme ve taleplerimiz olacak.ben alırım seni.hadi bye.ahahahahaha saçını da kurut..ahahahaa

.....

Farklı birimden ziyaretime gelen arkadaşım saçlarımı kurutmaya çalışırken içeri girdi.
—ooooo. Ne ayaksın seen.
—neee.
—saçlar filan ıslak. geç kalmışın da. Gece iyi geçti anlaşılan.
—ne gecesi iyi geçti. kim.nerdee. Hatta Trakyalı kapıcının deyimiyle: "nerdaaa"
—yok, söyleme sen bize. Zaten sır küpü mübarek. kızıım utanma utanmaa. Fotosentez mi yapıyon sen. Beslen normaldir. ahaha.
-yani hepiniz geç kaldığımdan ve ıslak saçımdan biriyle beraber olduğumu mu çıkardınız.ooohaaa..bişey demıyorum artık..

bu ülkede insanlar sadece seviştikten sonra mı duş alır!!!!!


Günün sonunda ölürsem herkes arkamdan due etsin..yani ederse sevinirim..ölmez sağ kalırsam eğer yazarım gene)))))))

şımaıklık vakti:)

bir 7 şubatı daha geride bıraktım..iyiki doğdum
vay beeeeeeeeeee.....

SOSYAL MESAJ

_selam
_selam
_oturabilir miyim
_başka yer yoksa
_sanırım burası boş diye ..ben şeyettim.
_hacı..bak şimdi oturalım ayağına hani burası boş mu oturalım sohbet muhabbet ..sonra ellerin güzel..gözün güzel..memen nası bakalım..girme muhabbete bence ..otur iç ..ki beni örnek alma edebinle iç sen ..ve ben kaçar..eyvallah bebeğim tanrının selameti üzerine olsun ameen..

........

yok beni vursun biri...eğer bunları dedimse ben ..şarrr diye şarladımsa hemen iki saniyede. sabah tek gözümü açamadığım halde, başımda gece yaptıklarımı kahkahayla anlatan arkadaşımın sesi beynimi delerken, inanmak istemıyorum duyduklarıma:))))her söylediği cümleden sonra yattığım yerden "hadi ya" dedim durdum.en son sanırım alkışlamış biri beni, onada orta parmağımı göstermişim çıkarken .bunu söylediğinde yorganı kafama kadar çektim "hadeee beeaa,onu da mı yaptım"

edebimizle içelim arkadaşlar..meydanı boş bulunca dibine vurmayalım.MÜMKÜNSEDE İÇMEYELİM.smirnoffun üzerine bira boşaltan kız arkadaş bile olsa uzak durun.çocuuu uzağa göndermeyin.evde edebinizle oturun...

BU BLOG ASLINDA;

biraz günlük ..çokça dün'lük ..ama hepten deli saçması..

sahibinin histerik çıkarımlarından oluşmuş bilog.









penelope saklı sandık

herbişey

bi sonraki bölümde..

.