Evet...
Döndüm..İstanbul kanatlarımın altındaydı bir hafta..Yurt dışından gelen mümessilleri ağırlamak üzere gittik İstanbul’a.Son iki günü bana kaldı sadece.
Yediğim içtiğim zaten benim, istesem de paylaşamam da, gördüklerimden bahsedeyim: Japonlar var ya ,sapık...Japonlar var ya, Türk hamamı’nı kerhane zannediyorlar afedersin..Japonlar var ya, Galatasaray hamamı’nda tellak Abdullah efendiyle karşılaşınca bu fikirlerinden ilelebet vazgeçtiler:))))
Adamlar geldikleri ilk dakkadan “Turkısh hamam” deyip duruyorlar..Ellerinde tanıtım broşürleri..çıplak kızlar heriflere köpüklü masaj yapıyor filan.götürdük hamama..Full masaj istemişler,bi de utanmaz herifler "sen gelmiyor musun " demezler mi içeri girerken ..Türkçe bilmemelerini fırsat bilip "ooohaaaaaa hayvanlar ooohaaa " dedim anlamadıkları için şükür tabii..Herneyse içerde full masaj denen şeyle karşılaşınca deli olmuşlar arkadaşın dediğine göre.(bakın arkadaşın dediğine göre diyorum girmedim yani..sakın haa..)neyse sadede gelelim adamlar deli gibi bekliyorlarmış, kapıdan hatunlar çıkacak keseleyecek bunları ,Allah ne verdiyse verip veriştirecez diye heveslenırken; içeri girmiş kocimen göbüşüyle bi tellak abimiz,arzı endam ederekten ...Tabi Japonları yemiş..Elleri dert görmesin..
Asıl olay bu değil..asıl olay ...asıl...
Müşterileri gönderdiğimiz kendimize ait ilk gecede herkes kafasına göre takılsın dedik.yorgunduk,bezgindik de biraz.Ekipten bi kaç arkadaş alışverişti ,balıktı ,rakıydı muhabbete gittiler .Benim baş ağrısı dayanılmaz hale gelince odama gideyim de uyuyayım ben dedim..Odama geldim ..Elimdeki çantayı bi tarafa ,ceketi bi tarafa,ayakkabıları bi tarafa attım...Yatağa resmen düştüm diyebiliriz...
Uzandım..düşündüm...güzel bi geceydi..penceresinden dışarıyı seyrettiğim bi otel odasından gördüğüm kadarıyla yani, güzel bi geceydi..Sonra İstanbul’daki bi gece aklıma geldi burda anlatmıştım bi kere..onu düşündüm..hala orda olup olmadığını..onu görmek istediğimi düşündüm sonra..haydi dedim ayaklara : “Fatih’e doğru gidelim.”Önce niyetim sadece sokağından geçip bakmaktı.yine ordadır.o dairededir.köpeği ,kedisiyle beraberdir.aradan geçen 5 yıla rağmen.
Sonuçta İstanbul demek o demek ,o gece demek benim için ya.ne zaman gelsem buraya, yalnız kalmamaya çalışıyorum.Hele gece...Hemen dışarı arkadaşlarla...ya da zaten bi gecelik iki gecelik işlere geliyorum, tempo düşünmemi engelliyor.Bu seferkinin uzun oluşu ,o dakikalarda yalnız kalışım işleri karıştırdı..ninemden kalmış çeyiz sandığını kurcalamak gibi bişey bu..kurcalamaya başlayınca duramıyorsun..
neyse...metroyla gideyim bari..akdeniz caddesinde..oraya nası gideceksem diye google dan yol tarifi aldım ..orayı gördüm..yürüdüm..metroyla sondan bi önceki durakta inip yukarılara doğru tırmanmaya başladım..eminim kısa yolu vardır ama ben nedense ilk seferde bu yoldan geldiğimden midir nedir burdan geldim..
kaldırımda oturdum biraz..ışıkları yanmıyordu.sanırım evde değil..ya evlendiyse..yahut sevgilisi varsa..milletin arasını bozmayalım şimdi..şu sigaramı içip gideyim ben....bu duruş,bi vakit kazanma değil de ne..sigaram bitene kadar gelmesini; köşeden ,kapıdan ,bacadan çıkmasını beklemenin kendini kandırma şekli bu..neyse gelen giden yok..birden ilerden biri belirdi..yanında bi beyaz golden ..bu bella olamaz..bella minnacıktı..olabilir aradan 5 yıl geçti..
"bella..hadı kızım ..yap artık çişini.."
ya hemen sıvışmalıydım ordan..ya da kalıp olacaklara bırakmalıydım kendimi..
"bellaaa..bellaa..kızıımm..gel burayaaa" dedim neden dedim..bella beni hatırlar mı..kaç aylıktı ben tanıdığımda..
ama geldi..yanıma geldi .yere oturdu..hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı.yere yatıp yuvarlanmalar ,kuyruğunu yere çarpmalar..tabi bende hayatında hiç köpek görmemiş gibi boğuşmaya başladım onunla.o kadar güzel bir köpek ki.sonra kalktım yerden karşımda uzun boyuyla öylece duran “o”na baktım.asık suratla bana bakıyordu.kıpırdamıyordu.bella üzerime tırmanmaya çalışıyor ama benim gözüm ona kilitlenmişti.
“bella beni unutmamış..olabilir mi bu.”
“….”
“ben de işte buralardaydım. Bazı iş adamları gelmişti.onları gezdirdik .gidecektim .şurdan geçiyordum ..bla bla bla bla……”
“……”
“ neyse…seni gördüğüme sevindim..hoşçakal..zayıflamışsın……….peki..hoşçakal “
Dedim ..suratıma anlamsız ve öfkeli bakışı korkutmadı beni desem yalan ..ama bozulduğum şey tek kelime konuşmamasıydı..bende de tükürdüğümün gururu var ya vedalaşıp gitmeye karar verdim .yürüdüm..montumun fermuarını çektim burnuma kadar ,gömdüm kafamı içine..ellerim cebimde..köşeye kadar .ama hızlı , arkama bakmadan yürüdüm.ilerdeki marketten de müzik yükseliyor: “dokunma bana”…Zeynep casallini nin..şimdi gülümseyerek yazıyorum ama o zaman sanki şarkının klibi gibiydi o yürüyüşüm..hiç bişey demedi..yürüdüm ,köşeyi döndüm..cadde den metro durağına kadar gittim.birde baktım ki arka taraftaki ara sokaktan koşarak geliyor bana..”penelopeee…”..(neyseki sahide adım kısa /bu kadar uzun isimle seslenilmezdi yoksa : ) )
“koştun mu?”
“koştum.”
“gittim diye mi?”
“gittin diye.”
“üzülecek miydin gitseydim.”
“çok üzülecektim.”
“özledin mi beni .”
“özledim..çok..”
“yaşasın o zaman..”
Gerçekten çok özlemişiz.sarıldık dakikalarca.zayıflamış..saçları hala güzel.gözleri de..yalnız gözlerinin yanında çizgiler olmuş..bu kadar erken mi?.
Yürüdük.Elimden tuttu.konuşmadık hiç.eve geldiğimizde bella basamaklara bağlanmıştı.bi süre onu sevdim.ev bildiğimden farksız.bi kaç eşya değişmiş yalnızca.ama dağınık..yerde çorabı vardı ,kaldırdım.hemen elimi tuttu: “bırak…”
Evden kalmış alışkanlık işte..oğlanın peşini topluyoruz ya : )
Çok özlemişim sarılmayı..dakikalarca sarıldık.dakikalarca…
: )) ertesi sabah köpeğin uğultusu ,kedinin çığlıkları derken uyandım..kalkıp mamalarını verdim.mutfağa geçtim sonra.kahvaltı hazırlamak için.buzdolabında hayvanları için kullandığı vitamin ve aşılardan başka hiç bişey yok..markete kadar gidip bişeyler alayım dedim.çıktım..bişeyler almak neyse de ilk iş marketi bulmaktı..neyse ki yakın bir yerlerde market varmış.hem de “bim”..:)) birleşik indirim mağzaları..hiç yoktan iyidir.alışverişimi yaptım,poşetleri verdiler “aal kendin paketle diye”…bu nasıl bişeyse..orda bi eleman olur paketlemeyi yapar ,bir de Anadolu’yu beğenmezler..hıııhh..
Neyse eve geldim tekrar. Kapıyı açtım. İçeri girdiğimde hızla bana koşup sarıldı. Gittiğimi sanmış. Kahvaltı yaptık birlikte. Sonra işe gitmesi gerekiyordu, izin kullanmak istedi. Ben de iki gün burada olduğumu zaten son iş günü olduğunu, hem benim de dışarı çıkmam gerektiğini söyleyip yolladım onu. Uçarak gitti diyebiliriz. Ben de yapmak istediğim şeyi yaptım.gidip biraz deterjan bilmem ne aldım .çektim onun eşofmanları üzerime..”balerina cif’tir benim adım” havalarında temizliğe koyuldum.bu adamın dağınıklığı takdire şayan tamam da haftada iki kez gelen temizlikçinin temizliğine de “pesss” diyorum .neyse işte mutfaktı,salondu ,yatak odasıydı banyoydu derken baya baya adam oldu ev.bu arada telefon eden iş arkadaşimla da komik bi dialog yaşadık:
“nerdesin”
“ev temizliyorum”
“hangi evi.”
“bi ev işte.”
“nasıl yani..”
“bi arkadaşın evini..”
“niye.”
“çok pis ev.”
“ne..anlamadım ki napıosun nerdesin ev temizliği nerden çıktı..gelmıyor musun.”
“yok ben buradan dönücem.otele uğrayıp eşyalarımı alırım..ya da bana yolla.burda çok işim var hadi beni meşgul etme .yüzüne kapatıyorum bye..”
…….
Akşamüstü aradı beni:
“bişeyler yedin mi?”
“hayır, birlikte yeriz.”
“hazırlan o zaman gelince hemen çıkalım. dışarda yeriz.”
“hayır, bi haftadır dışarıda yiyorum zaten evde yiyelim.”
“ne yiyelim. Ne alayım sana .”
“bilmem. Senin istediğin bişey varsa yemek yapayım ben.”
“yoo hayır sakın kendine iş çıkarma ben alırım dışardan bişeyler ..ama evde yeriz olur mu geliyorum bi saatte..”
“peki..”
“penelope..”
“efendim..”
“geldiğimde orda olacaksın değil mi..ruya değilsin.”
“yok ..değilim..burdayım..”
Şimdi yemek yapmalıyım..ne yapsam..tekrar markete..biraz sebze almalı,et ,içecek filan..hep dışardan yemiş bu adam evde hiç bişey yok gibi…restoranların numaralarıyla dolu bi duvardan başka bişey yok..neyse hemen apar topar yemek yaptım….oooo bütün maharetimi gösterdim yani..türlüydü,pilavdı,salataydı…çorbaydı..küçük kaplar aldım ki yemekleri koyayım dolaba bi kaç gün yesin.
Akşam eve geldi.
“aşkım sen ne yaptın..burası benim evim mi..naapmışsın sen.”
Ben de yedi cücelerin evini temizleyen pamuk prenses gibi aman Allahım kuruldukça kuruldum.masaya baktı ..yemeklere baktı..
“biliyor musun ..şu masadaki yemekleri bugün söylemeyi düşünüyordum Enver ustadan.en sevdiğim yemek kombinasyonu.enver abi xy de aşçı.bazan sırf ben seviyorum diye yollar bana ..harika da yapar..aklımdan geçeni yapmış olman muhteşem bişey..sen bu evin bu mutfağın gördüğü en harika şeysin.temizlikçiler de dahil..:))))”
“bu evin gördüğü..?”
“evet ..bu evin gördüğü..hiç biri mutfağa girmemişti.”
“hmmmm”
Yemekte bi surat bi surat oturdum..nedense sanki 5 senede adam kısa süreli ama derin bi aşk yaşadığı bu kıza sadık kalacak ,ondan başka bişey düşünmeyecekmiş gibi,”bu evin gördüğü “ cümlesi içime battı.ne salakça..ama oldu..
Yemeğimizi yedik..evde romantik bi an olsun istedi.müzikti ,şaraptı ..tam dans ediyorduk ki..ısrarla çalan bi kapı..önce bana boşver çalsın dedi.ama o kadar ısrarla çalıyordu ki aç dedim ben.
Kapı açıldı.
“aaaaaa..nerdesin sen..neden açmadın merak ettim..bak sana profiterol getirdim.sever misin bilmem.”
“hoş geldin..çok naziksin..misafirim vardı.”
“kimmiş.aaa merablar..nasılınız..”
“teşekkürler siz.”
“bak bu kadar kalbim temiz olamam yaaa.profiterolü alırken dedim ki kesin o yalnız değildir bi tane daha alayım.eee nasılsınız..”
Yaklaşık bi saat kadar oturan kızımız her kelimesinde bizimkini kahkahalara boğdu tabii. Komik bi kızdı. ama bi ara elini dudağına götürüp:
“tam şuramda ufacık bi yara çıkmısss ..inanır mısın bütün gün dudaklarımı uzatarak gezdim canım da pek kıymetli benim..”(bunu böyle şımarık küçük bi kız çocuğu tarafından söyleniyor gibi hayal edin)
Tabii ben o bakışı ,o salakça seksi olmaya çalışan hareketi yer miyim ..yemem ..sinir oldum..
Ben de çıkıyayım artık..geç oldu “
“nereye”
“gideyim ben..”
“nereye..”
“eve..gitme vakti geldi.”
“hayır ..otur..gitmıyorsun bi yere.”
“yoo gayet gidiyorum.”
Bizim sivriliğimiz arasında kız:
“neyse ben de kalkayım artık..uğrarım gene..tanıştığımıza sevindim.”
Dedi ve çıktı.benim surat bi karış.anlamaya çalışıyor ne oldu ,nasıl oldu ,nedir bu hal ..
“nooldu birden anlamadım ki..”
“hiç yok bişey.”
“bişey var .noldu ..A’ yı mı kıskandın.”
“ahahha..ne münasebet..”
“eee.ne o zman.”
“nedir o kızla benim yanımda cilveleşmeler bilmem ne..ben gideyim sonra ne yapıyorsanız yapın.”
“bişey yapmıyoruz..saçmalıyorsun..onla olmak istesem onla olurdum.engel mi var.”
Biraz sonra bi telefon ,annesi aradı.annesi beni bilir.benim yanında olduğumu söyleyince konuşmak istedi benle..konuştuk.güzel bir sohbet oldu tam yüzüm gülmüştü ki ablası geldi telefona ,ona verdim.daha önceden konuştuğum tanıştığım biri değildi ablası.telefonda ona:
“bu kız kaç numara ..hangisiydi bu “
Demez mi..benim laçka olan sinirler iyice altüst..
Telefondan sonra oksijene ihtiyacım vardı.dışarı çıktım.o da peşimden tabi..gecenin körü yollarda kavga ede ede gidiyoruz.bana sarılmak istiyor ben itekliyorum.neden olduğunu anlamıyorum tabi ama kıskanmışım .
“ne yani diyor beni terk ettin gittin.ben erkeğim .hayatıma kadınlar girdi çıktı..bazısının adını hatırlamıyorum. Yani fiziksel ihtiyaçlarımız var.insanız.ben aşık maşık olmuş sevmiş bağlanmış değilim ki..hayatımda bi sana öyle bağlandım ,saplandım hatta evlilik teklif ettim sen beni bıraktın gittin.terk ettin . depresyona girdim. 7 -8 ay boyunca c….lex denen zıkkımı kullandım.ruh gibiydim.nasıl olduğumu merak etmedin aramadın sormadın telefonlarıma çıkmadın.bi mesaj bile yollamadın.sonra çıkmış 5 sene sonra bana neden onla yattın bunla yattın mı diyorsun.bu hakkın var mı..”
Sokakta avaz avaz bağırıyor bana.
“ben de yapsaydım o zaman. ben de yatsaydım birileriyle. Benim de var fiziksel ihtiyaçlarım o zaman.”
“senin o lüksün yok.yapamazsın sen..”
Dedi bana sarıldı..belimden tutup eve götürmeye çalıştı.bende tepiniyorum tabii..
“niyeymiş efendim.neden lüksüm yokmuş..sen nasıl yapıyorsun..”
Kavgaydı gürültüydü derken …sakinleştik ikimizde..
“napıyorsun sen. yıllar sonra neden çıktın geldin. dün gece neydi.yarın var mı?”
“yarın yok..sabah 9.25 uçağıyla gidiyorum..bi daha aramayacağım.yine aynı eskiden olduğu gibi kendi hayatlarımıza döneceğiz.”
“depresyon tedavisi görmüş biri var karşında. Bu kadar rahat oynayamazsın duygularıyla..artık bu sefer tası tarağı toplar gider bi tımarhaneye yatarım..bomboş geliyor zaten hayat.bu gün orda yarın burada..gideceği yere kadar gitsin adını koymuyormuşsun koyma.yanımda değilmişsin olma.ama bitmesin.telefonların yasak olmasın.sesini duyayım.yanına geleyim.sen gel.evlen benimle.”
“bunu konuştuk..yarını yok..bunu bile bile bu geceyi yaşamak istersen yaşayalım.istemezsen şimdi çıkmışken gideyim ben.”
…sabah 7 .oo için kurduk telefonların alarmlarını.ağlak muğlak bir gece geçirdik.o kadar geç uyumuştuk ki sabah onun kalkması zor oldu biraz.ben kalktım,son bi kez ortalığı topladım.kahvaltı hazırladım,iki fincan portakal suyu hazırladım .birden saate baktım saat 8.00…aman allahım geç kaldık..yarım saatte havalimanı ,check-ın filan derken uçağa yetişemeyeceğim.onu kaldırdım.saati duyunca apar topar kalktı.bir taraftan giyiniyor,bir taraftan söylenıyor: “neden erken kaldırmadın..kahvaltı edemeyeceksin şimdi..”
Apar topar çantamı hazırladım.apar topar montumu ayakkabılarımı giydim koşarak çıktık.metroya yetiştik.karşılıklı koltuklara oturup kafalarımızı cama dayadık.öyle baktık sadece.sonra koş koş koş Atatürk havalimanında check –ın için.111 nolu giriş..nerde bu..iki kere üzerimizi aradılar.ötüyorum ben sürekli..çamaşırımın kopçası bu kadar ötermi ya..üzerimde yüzük bile yok.metal hiç bişeyim yok..en son sırtıma tuttular o zamazingoyu,anlaşıldı.
Son kontrol kapısında “siz geçemezsiniz “dediler ona.orda vedalaştık.sarıldık kucakladı beni..öptüm uzun uzun..dudağıma tuzlu ,ıslak bir tat gelince kaldırdım kafamı..gözlerinden sildim.seviyorum seni trenler kadar ,dedi…unutmamış benim sevgi şeklimi…”beni bırakma…psikoljım çok kötü..hasta olucam yine..iyi değilim ben”
“sakın ,dedim sakın..seviyorum ben de seni..konuştuk bunları..hoşçakal..”
111 nolu kapıya doğru koştum..ordan bağırmaya başladı: “penelopeeeeee..seni çok seviyorummm ..çoookkk” kaldım orda.ona baktım..herkes bizi alkışlıyorrr.utandım birden..sonra geçtim kapıdan ..artık görünmüyordu.yüzümü dolduran bir gülümsemeyle..az önce beraber girdiğim insanlar bana selam veriyor.kimi tebrik ediyor.kimi “ay film sahnesi gibiydi şekerim “ diyor..kimi “aman üç gün sonra görürüm bunları ..biz de öyleydik ..şimdi gırtlaklayasımız geliyor birbirimizi..”diyor..dayanamdım..uçağa binmek üzereydik ,telefonumu kapatmadan aradım onu:
Sesi titriyordu:
“aşkııımm..boğuluyrum aşkım..bişey söyle..”
“ben ..gidiyorum evet..ama sadece buradan gidiyorum ..sen gidene kadar ben gitmeyeceğim bu sefer..seninleyim …sendeyim..”
“aşkım ciddi mi söylüyorsun..kendimi dışarı atmak istiyorum..nefes alamıyorum..oksijen almalıyım..sakın bırakma beni..seni çok seviyorum..kahvaltı hazırladın yiyemedin bi lokma bile.ben nasıl dönücem o eve şimdi..gözlerim doluyor”
…
Öyle bindim uçağa….eve farklı döndüm arkadaşlar…artık nereye kadar giderse..bu kez kaçan ben olmayacağım…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
BU BLOG ASLINDA;
biraz günlük ..çokça dün'lük ..ama hepten deli saçması..
sahibinin histerik çıkarımlarından oluşmuş bilog.
sahibinin histerik çıkarımlarından oluşmuş bilog.
penelope saklı sandık
herbişey
bi sonraki bölümde..
.
14 yorum:
vay be... az kalsın gözlerim dolacaktı vallahi:)
umarım her şey gönlünden geçtiği gibi olur bu sefer..
:)teşekkür ederim..birimiz kurtulalım bari:))))böyle gitmez..sana da diliyorum,kollarında sabah olmasın diye uyuyacağın biri..:)))
Var yaaa benim oğluma senin gibi bir kız denk gelmesin yarebbim :)) hem sevdiriyosun kendini hem kaçıyosun adamı altüst edersin sen evini temizliyosun sıcaklığını veriyosun sonra taş kalpli oluyosun...Oğlumdu bilmemneydi bırak bahaneleri de kendini az tamir et sevmek sevilmek güzel şey herşey çok güzel olacak emimin ama az gayret be gülüm...Yüreğine kuvvet :)
bu sefer tutunacağım özgün..kalbim öyle diyor.bana dua et:)))
oğluna da kendi kadar güzel ve iyi birini dilerim inşaalah melekler korusun onu :)))benşm gibisinden ..:)))
Lem manyak seni de melekler korusun; oğlunu da hem de...
Benim sıpa gribini bana bıraktı kendi iyileşti fenalıklar içinde yatıyoz karı koca :))
Dualarım seninle diyorum ya herşey güzel olacak sen çok ayrıntı ıvır zıvır düşünme yeter :)
geçmiş olsun sümüklülüler....
inşallah güzel olur herşey..şimdiden kendimi iyi hissediyorum..
OYYYY tüylerim ayaktaaaaaaa dimdik
heyecanla okudum ne güzel de anlatmışın aman da aman tatlı penelope seni! seviyorum uleeeenn ayyy ne heyecanlı devamını bekliyorum bak haa bırak sevsin ayy bulmuşun deli gibi seveni bırakma sakınnnn döverim :))
:)))) bu kez fırsatı kaçırmayayım diyorum..yamuğu o yapana kadar gitmiyorum bi yere..yapmaz inşaalah.
Bence sokağına giderken de aklındaymış bişeylerin farklı olacağı bu sefer :)
Bu yorum diğer yazıdan sonraydı şimdi daha iyi anladım seni :))
Mutlu ol gerçekten yaa :)
:)))
aklımdamıymışş dersin..aklımdamıydı?
aklım var mıydı giderken ..onu bile bilmiyorum ..bu kez onla düşünmedim..:)))
ne diyim tek kelimeyle mükemmel. yıllardır askı unutmus birine eski günlerini hatırlatp gözlerinin dolu dolu olmasını sagladıgınz icin cok tesekkür ediyorm =)
:))
çok teşekkür ederim..ve hoşgeldin sen..
gözler sadece aşktan özlemden dolsun bence de ..ve iyi ki var değil mi.
onur verdiniz ziyaretinizle efem..çok teşekkürler
Hosbulduk :) tesadüf eseri buldum blogunu. "Öküz"ün =) blogunu seyr-ü sefer halindeyken kesfettm ve gercekten mükemmel yazıların var. sıkı bi takipçin var artık =) hatta ara verdigin zmn sitem edebilme hakkını görüyorm kendimde :)
:)))
yaşasın o zaman...
öküz zaten tanıttı beni.blog alemine.sevıyorum yaszılarını uyuz muyuz ama ..iyi biri..
çok güzel sözler duyduklarım.nasıl şımardım ..:)onur duyarım sayfamdaki konukluğundan muhterem..ve eleştri, sitem ,azar..her hakkınız saklıdır evellallah:))
Yorum Gönder