……….PENELOPE ZAMAN MAKİNASI : KOMŞU





Sandığınız kadar güçlü, dürüst, sağlam bi kız değilim! Yani zayıf, saçmasapan şeyler yapmış hallerim öyle çok ki…

Sanki bir azize gibi yaşamışım da…

Oğlumun doğumu ve büyüme sürecinde belki denebilir. Çünkü zaten âşık olmuştum. Daha ilk aşkımda hayal kırıklığına uğramıştım, sonrasında erkeklerin tek derdinin üç beş günlük eğlence olduğunun bilincine varmış, “nirvana”ya ulaşmış tabiri caizse : )) , sonrasında da kendi kabuğuma çekilmiştim. Zaten çocuk denen kımıl zararlısı öyle bişey ki, kendinden başka bir sevgiyi barındırmıyor bulunduğu yerde.
(Büyüme sürecinden bahsederken, onun büyümesinde bana yardım eden Hatice Abla ve annesi de olmasa zaten ben onu da büyütemezdim ya…)
Size ondan bahsedeyim mi… Bu gece deli gibi yağmur yağarken burada, içimi sızlatarak aklıma geldi.

................

Bebeğimin olmasına karar verdikten sonra evlenip bir apartman dairesine yerleşmiştik sevgili kocamla: P bebeğimizin belirginliği arttıkça korkulara kapılan gerilen kocama, kocaman bir hoşçakal dedikten sonra taşınmadım oradan. İkinci katta bir daireydi.2+1 di. yeterdi bize zaten. Küçük, yuvarlak, siyah bi masanın ve 4 tane kırmızı sandalyenin anca sığabileceği balkonsuz bir mutfağı, balkonu olan bir oturma odası, bebeğimle benim aynı yatakta yattığımız bi yatak odası, sade bi salon… Doğumdan sonra büyükannem geldi yanıma bi kaç gün kaldı: “zavallı çocuk “ dedi sadece. Giderken biraz para bırakmıştı. Babamdan kalan dairenin kirası bana hep yetmişti ondan para almazdım, yolladığı paraları ısrarla geri gönderirdim, o da ısrarla geri yollardı. Hep ben galip geldim. Almadım hiç. Ama bu kez almak durumundaydım. İçimi en çok yakan para odur.

Bi süre okula ara verdik, bebek büyüttük. Herkesin bebeği oldu oğlan. Kitapçı patronumun, üç beş siyahlı arkadaşımın, bebekten sonra komşuluğa başladığımız Hatice abla’nın. )))Bi sürü bebek bakım kitabı almıştım, onlardan öğreniyordum anneliği. Birde şunun canlı şahidiyim: bebek doğduktan sonra, yaratan, insanın içine bir bilgelik veriyor, yani ona nasıl bakacağını biliyor gibi oluyorsun.

HATİCE ABLA

Onunla tanışmamız ,aynı binada hemde karşı karşıya bir süre oturmamıza rağmen ,oğlumun babasının gidişinden sonra oldu. Sırtında orlon örgülerden renk renk şallar olan, uzun boylu, ince yapılı, çok da güzel olmayan, 40 lı yaşların sonunda bir ablaydı. Tam karşı dairede otururdu. Saçları röfleli ve her zaman dağınık topuz modelindeydi, uzun kırmızı tırnakları manikürü kusursuz, pembe ruju, şeftali allığı ile sivri topuklu, sivri uçlu ayakkabılarıyla, ölü gibi beyaz teniyle ve çok ince, çok kibar takılarıyla garip bir çekiciliği vardı. Hamileydim ben, sevgili kocacım gitmişti çoktan. Ağlamıştım, gözlerim şişmişti. Basamaklardan iniyordum, nereye gidiyorsam artık, o da yukarı çıkıyordu. O ana kadar tek kelime bile konuşmamış biz, birden göz göze geldik. Ben nedense ona bakınca birden ağlamaya başladım. Basamaklara oturup hüngür hüngür ağladım. Şaşırdı kadın tabi, hemen yanıma oturup, sarıldı bana:
_neden ağlıyorsun.İyi misin.Bişey mi oldu..
Cevap vermiyor ,ağlıyordum sadece.Elimden tutup kaldırdı,sarıldı sırtımdan ,ellerim titriyordu.Hemen karşımdaki daire olan evine götürdü.İçerde sandalyesine oturmuş minnacık bir kadın daha vardı.Çok ,hem de o kadar çok yaşlıydı ki kadın..Ve o sandalyeye o kadar gömülmüştü ki..Şaşırtıcı olansa mezardan henüz çıkmış gibi duran o yaşlı kadının uzun kırmızı tırnakları, platin sarı ,seyrek,topuz saçları, takma kirpikleri ,alınmış kaşlarıydı.Hem ağlamaktan kocaman olmuş kırmızı burnumu çekiyor ,hem de ona bakıyordum.Ölmeye iki gözü kalmış kadına bak bi de bana bak! Ayağımda lastik ayakkabılar,artık beli olmayan jean pantolon,salaş bi buliz…saçlar hakgetire…gözlerime kalın sürme sürerim hep ,o zaman bile sürmüşüm ki ,ağlayınca akmış,gözlerimden siyah yaşlar akıyor..kabus gibiyim : ))
Kadıncağız bana nasıl bakıyordu hala aklımda gözleri: ))

Hatice abla bana adaçayı getirdi. Taze… Rahatlatıcı…İlk kez içtim orda.Sonra yanıma oturdu ,sordu ,soruşturdu.Bi kaç ay sonra anne olacağımı , hassas olduğumu söyledim.İnsanlara anlatmam hayatımı ,çok yakın arkadaşlarım bile çocukluk anılarımı bilmez.Ama ona o gün her şeyi anlatmıştım.Akşamüstüydü,kanepelerine sızıp kalmışım.Üzerime yün bi battaniye örtmüş ,başımın altına yastık koymuş,kedisi Alex i kucağına almış pencere kenarına oturmuştu.çok rahat uyandım o sabah…Deliksiz bi uyku çekmiştim,kendimi güvende hissediyordum.Tek sorun gözümü açar açmaz karşımda duran mezar kaçkını teyzeydi.Tam tepemde ,tekerlekli sandalyesiyle dikilmiş,bana bakıyordu:
_bu bebeğin babası yok mu…kimden peydahladın yeni yetme..babası belli mi bari..düşüp kalktığın adamların sayısını hatırlıyor musun..yoksa Meryem ana mısın sen ..

Anaaaaaa.İşte ilk vurgunu yemiştim.Battaniyeyi kafama çektim ağlamaya başladım yine../Ne zayıfmışım ben bee../ Hatice abla koşar adım geldi ,kızdı annesine …Bana sarıldı ,”anneme bakma sen ,yaşlıdır “şudur ,budur…sonra toparlandım..Evime gitmek istedim.Kapıda bana dediği şey hayatımı kolaylaştırdı:
“incecik bi dal gibisin.küçücük bi rüzgarda kırılıyorsun.eğer bunu sen istedinse ,o çocuk için güçlü olacaksın.sen güçlü durursan sana kimse bu soruyu soramaz,kendinden emin durusan yanına yaklaşamazlar.Eğer böyle ağlak duracaksan ,anlar insanlar, bilemezsin ne zalimdirler,sürekli kanayanı kanatırlar.unutma sen istedin…”

Evime geldim.toparlandım..Benim için bir yol haritasıydı.zayıflığın sonum olacağını kavramıştım evet.o gün başladı ablalığı.
Sonrasında hemen hergün beni kontrole geldi.okula döndüm yeniden ,hamile hamile.Doğumum yaza geleceği için sıkıntı olmayacaktı,bebeğime o bakacaktı..Abla oldu bana .Beni destekledi,bizi büyüttü ;oğlumu ve beni…Huysuz annesi de ölene kadar beni de oğlanı da deli etti tabi: ))) Biz de onu…

“pşşştt..nezooo…öteki taraftan naaberr..”

“nezooooo..bugün sizin tarafa kaç kişi geldi..iyi davran adamlara,bi daha gelmezler bak..

Ya da mahallede biri ölse:

“nezooo ..Haşim amca da öldü bee..orda göz kulak olsan adama.. eeee kıdemli zebanisin sözün geçerrr orda senin..”

Öldüğünde inanamadık hiç../her ne kadar 104 yaşında olsa da: )) /sandalyesinde oturarak öldü.Alex kucağındaydı..
……

Hatice abla, bu şehrin yerli ailelerinden birinin kızı.Annesi de babası da Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden muhterem şahsiyetlermiş..Rahmetli nezo,göz kamaştıran güzellikteymiş gençliğinde.Öğretmenmiş./Cenazesinde çok ünlüler vardı,işadamları,siyasetçiler,sanatçılar.tabi cenazesinde vardılar o ayrı./Hatice Abla böyle bi anne babası olduğu halde ,derslerde çok da aktif değilmiş.Ailenin de tek çocuğu.Enstitü bitirmiş,kuaförlük yapmış.bir dükkanı varmış,şimdilerde iş merkezi olan yerde.İşi gücü de iyiymiş.sonra aşık olmuş.Evlenmişler.Nezo’nun “olmaz “ demesine rağmen evlenmişler,İstanbul’a gelin olmuş gitmiş .İki yıl muhteşem bir evlilik yaşamış,”peri masalı gibiydi” ,der anlatırken.Çocukları olmamış.Enişte bey de çocuk istemiyormuş zaten.Babası hastalanmış bi gün,haber göndermişler “Hatice atlasın gelsin ,babası perişan “…Zavallım iki gözü iki çeşme ,gelmiş memleketine.Geldiğinde sabaha karşıymış ve babasını kaybetmişler.Enişte bey işlerini bahane ederek gelmemiş,Hatice Abla ‘da iki hafta kadar kalmış memlekette.Daha sonra kendisine bi mektup gelmiş.

“Hatice Hanım,
İki sene süren evlilik hayatımızda bana verdiğiniz mutluluktan dolayı size sonsuz şükranlarımı bildirmeyi borç bilirim. Takdir edersiniz ki ikimizin de çözemediği bir nevi sıkıntılardan mütevellit, sizin orda kalmanız daha münasiptir. Ayrılığımız için gerekli evrakiyeleri X Bey size ulaştıracaktır. Validenize hürmetler, size hayatta hayırlı muvaffakiyetler ve saadetler temenni ederim.”

İçtiği zaman bu sıralamayı hiç şaşırmadan söylerdi.Benim oğlana sorsak şimdi bile aynı sırayla söyler.Onun acısı bir mektupla biten ,sebebini bilmediği ayrılıktı.”Neden” dedim “basmadın orayı,herifin kafasını gözünü dağıtmadın ,nedir ulan derdin haaaa, diye çemkirmedin…” Çemkiremezdi ..çünkü kendisi nev’i şahsına münhasır,sinirleri alınmış bonfile kıvamında bir insandı..Onu yapsa yapsa benim gibi “müptezel” yapar!!!

Bana bakar ,”sendeki şu müptezelliğe hayranım ben. Keşke ben de olsaydım senin gibi derdi “ hep. Müptezel yakıştırmasını bana yapan ilk kişidir: ))

Bundan 4 yıl önce kaybettik onu.onunla birlikte yaşadığımız o kadar çok şey var ki..ağlamaklı ,gülmekli.Anlatırım bir ara.ben öğrenciyken oğluma baktı,onu büyütmemde en büyük yardımcımdır.o kadar hakkı var ki üzerimde.ondan bana kalan bi Alex şimdi.o da çok yaşlandı.Biliyorum gidecek o da..hayat denen şey,mevsimini sonbahara çevirdi birden .Takvim sayfalarıyla beraber yapraklarda dökülüyor ağaçlarımdan.

Ben başka bişey anlatacaktım…
Neyse….onu da anlatırım..

Heyyy…ablam…duyuyormusun ki beni..sana ithaf edilmiştir bu yazı.ve bu nefes mmmmmmmmmm senin için çekilmiştir nikotinden..”kirpikleri bana benziyor “ dediğin oğlum eşek kadar oldu ,uzun boylu ,görmelisin..neredeyse bana yaklaştı.Alex aynı serseri ..bu yaşına rağmen becermiş komşunun kedisini....

ve nezo....pşşşşttt..ayarladınmı zebanilerden kızzz...

13 yorum:

özgün dedi ki...

Senin hayatın için gönderilmiş bir melek sanki nasıl bir denge var hayatta insanın aklı almıyor bazen...
Çok hoş bir yazı olmuş yine...

penelope dedi ki...

Allah yarattığını tek başına bırakmıyor ,değil mi..:))))

teşekkür ederim özgün..:))
şarkıyı görebildiğini sanmıyorum..pilli bebek -olsun (akustik versiyonu)
çok dinlendirir beni..uyumaya yardımcı olur...belki seversin:))

özgün dedi ki...

Öyle ya...
Her gecenin bir sabahı,
her kışın bir baharı var elbette...


İlginç yahu "pilli bebek olsun" çok sevdiğim bir şarkıydı senden önce de, benziyoruz desem alakamız yok zevklerimiz aynı eheheh :)

penelope dedi ki...

güsellimiz benziyo ..hıııııhh..

kızımm ..deli deliyi imam ölüyü bulur derler..nası bulduk sanıyosun birbirimizi..muhtemelen ortak üç bej bişey olmalı:))

ve evet alakamız yok..ben bildiğin kasulet..yeteneksiz ..:))))
ama güzel yemek yapıyomuşum bak..allla için.öyle diyola..aynı yemeğin tarifini alıp 3 kişi yapsak,aynı malzeme yanı şey işte ,hangisi lezzetli denince hemen sağdaki diyolar..yani benimkisi...eheheheh..yün de yapıcam azmettim.senin yüzüklerden ...kendine bu kadar güvenir insan ya...yaparsam da koyucam resmini buraya:))))

özgün dedi ki...

ben de senin hayatın için gönderilmiş "deli"yim melek kalmamış ellerinde eheh :))

aikon dedi ki...

Okuyunca içim burkuldu..Hatice Abla olmak çok güzel biriymiş..sende birgün birinin hatice ablası olursun..hayat dengeler bence..Yazının başında yazmışsın yaa çok güçlü değilim demişsin ya..inan kimse değil içimizde fırtınalar olurken yüzümüze bir tebessüm yapıştırıp geceleri yastığımıza göz yaşı akıtıyoruz..hayat böle ama yinede mucize dolu..

penelope dedi ki...

hayat sunulmuş bi armağandır insana ve biz de hayata ...

ve o yastıktan çok oldu benim.kurusun diye güneşe astım her sabah .
ben de birinin hatice ablası olur muyum belli mi olur.kimse penelope olmasa ben de hatice abla olmasam ...ve bakma hüzünlere sen...yapıştşrşp gülücüğü çıkıyorum dışarı..
ve hoşgeldin sen...reveransım kibar kızlarınkinden,saygılarım içerlerden,ve gördüğüme sevincimden kaynaklanan gülüşüm taaaaaaaaa yüreğimden..:))))

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Ulan, duygusal duygusal gelip Öküz'ü dahi uysallaştırdın da(özellikle merdiven ve sabah kanepede huzurla uyanış sahneleri pek dokunaklıydı)... oldu mu peki o kapanış kısmı? Dağıtacak illa konuyu; yapacak illa bir gevreklik..

Neyse... Hayatın roman be anacım seninde... şu "sürme" ve nikotin işinden az biraz uzak durup, eğlenceli kısmı ön plana alsan diyorum arada... çok değil ama.. 1 ondan, 1 bundan gibi..

penelope dedi ki...

özgüüüüüün,

atlamışım seni..
evet delisin..ve iyiki varsın...


öküz,

herkes beni senden tanıyor...blogunda ,MÖ diye bi bölüm var,orda ismim var ,tamamen tevazu göstermişsin işaret parmağını tutmakla, o işaret parmağının sahibi,sağlam yazardır..bizim okuduğumuz sensin,bi de iltifattır bana bu..

vede evet arada sulanacak ne var..ben buyum.acıların kadını ,gibi yazdığıma bakma sen elektromanyetik çekim alanım var benim ,eğlenceli kişiyimdir.ama içerdekileri dökmek gerekince hani bilirmisin beş taş vardı öyle bi oyun..tıpkı onun gibi...önce avucumda sallayıp döküyorum ortaya ,sonra birer birer topluyorum.
hem sürmede ne vaaar.severim ben...zaten öküz kadar gözüm var benim,sürme olunca da değişik oluyor.Adams ailesiyiz biz ..ahahahahaha...
sigarayı bıraktım ..bi paketi iki hafta içiyorum..ve hiiiiç aramıyorum açıkçası,ellerim de titremıyor.ne iyi değil mi..benim oğlan resim çizmiş,muhteşem resim çizer..sekiz tane ben ,her biri farklı yönde,farklı ifadeli...ama hepsinde sigara var..hele bi tanesinde ,buraya koymak isterdim ama fotografım gibi ben ,onda dudaklrımın altına kül sürmüş...bunda sigara yok şükür, dedim ..evet ,dedi..küller ağzında kalmış:))))
bıraktım bende...ama yazılarımda geçer..hayalen içmeye devam ediyorum :)))
yorumun için teşekkür ederim..en sevdiğim öküz...

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Uvvv... velet sağlam vurmuş hayalara afedersin:)

penelope dedi ki...

hayalara.....
anlamışsın nasıl sarsıldığımı, sanırım benzer hisdir...
sıpa ya..işe yaradı ama...

OYA dedi ki...

Kendine haksızlık etmişsin sen mi güçlü değilsin?
Hayatın roman hakkaten senin.
Yazıların daha uzun olsa keşke.
Bu kadar mı güzel anlatılır ya....

penelope dedi ki...

oya:))))

sen yazınca birden şımarıyorum gibi sanki:)
dinlemeniz güzel bence..okumanız..koyduğunuz katkı muhteşem ..teşekkür ederim:)))))

hepimizin hayatı roman değil mi..Bizim ülkede hangi köşede otursan "hayatımı anlatsam film olur beee" diyene rastlarsın.belkı edebiyat yeteneğimizden kaynaklanıyor millet olarak sevdaların ayrılıkların insanları oluşumuzu güzel dillendiriyoruz.hepimizin hayatı roman ..ve hayat aslında başlı başına uzun metrajlı bir film..sahne : dünya,ve biz aktör ya da aktristler..her birimiz kendi hikayemizin başrolünde..:)))
çok teşekkür ederim okuduğun için.ahanda bi daaha yazıyorum ben de gaza geldim:)))))

BU BLOG ASLINDA;

biraz günlük ..çokça dün'lük ..ama hepten deli saçması..

sahibinin histerik çıkarımlarından oluşmuş bilog.









penelope saklı sandık

herbişey

bi sonraki bölümde..

.