EMPATİ

akşam bi kahve içtik arkadaşımla.bi kaç aydır leyla gibi geziyor.o kadar iyi ,nazik ,tatlı bi kız ki..zamanında çok güzeldi.ama iki çocuğu oldu.sıkıntılı hamililelikler geçirdi.hele ikinci çocuğu tosuncuk olarak (6 kilo kadar ) doğunca ,fiziğinde bozulmalar oldu.onu hiç umursamayan bi eşi vardı.ne zaman fıtness ,spor ,yüzme gibi bişeye gitmek için konu açsa adam hep oralara harcanan paranın derdine düşer ,ondan toparlanmaları için zaman isterdi.bu da "peki,nasıl dersen " der,kjendince "idare" ederdi.esnaftı eşi.İflas ettiler,kriz onları vurdu..bi kadının en basit ihtiyaçları bile ona lüks gibi geldi,çocuklarını büyüttü.yine "idare " etti.hep bahsettiğim hatice abla bize tavsiye verirdi,"yaranamazsın kocana...kadınca şeylerinden feragat etme.giyiminden ,kuşamından ,estetiğinden vaz geçme.." Ama bizimkinde nerde...çocuğunu iki sene emzirdi.çok kişi ona demiştir,bu kadar emzirmene gerek yok,bak göğüslerinin formu bozuluyor..Ama yine onun için fiziksel hiçbişeyin kıymeti yok,kocası da cebinden para çıkmasın da ne olursa olsun zihniyetinde zaten "yok iyisin böyle,ben seni böyle seviyorum"

sonra bi gün...artık yürümedi...ayrıldılar..çalışmaya başladı arkadaşım..kendine güveni geldi..konuştuğunda sadece susar ve dinlersin.o kadar akıllı ve o kadar tatlıdır ki..insanlar onu görünce önce zekasına ,sonra sevimliliğine vurulur.boşandıktan sonra bi sürü evlenme teklifi aldı,hem de iki çocuğuna rağmen .üstelik bu adamlar iş adamlarıydı,zengin ,kodaman tiplerdi.ama çocuklar için kabul de etmedi..sonra bi gün tesadüfen bi kez gördüğü bi adama aşık oldu.yolda karşılaşmışlar,romantik bi olay olmuş aralarında ,birbirlerinden etkilenmişler.telefon numaralarını almışlar birbirlerinin.ve aylarca sadece telefonda konuşmuşlar.İstanbul a gitme sebebim oydu..çünkü aylarca telefonda konuştuğu ,herşeyini anlattığı ,hayatımda ilk kez birine fiziksel hiçbişey olmadan hemde aşık oldum dediği adamı görmeye gidiyordu.uzaktan da dursam ,onunla olmamı istedi.hayatında hiç bi şeye bu kadar cesaret göstermemişti.İstanbulu bilmiyordu da.yanımda ol,en azından aynı şehirde olalım dedi.onun için gittim.İşten izin alamamıştı,çünkü şimdi çalıştığı kurumda dosyalar öylesine karışık ki,yalnız o içinden çıkabiliyor..bırakmıyorlar kızı .o da cuma günü deli gibi çalışı ,ne kadar iş varsa ,angarya lar da dahil yaptı.gece yarısına kadar ,ne olur ne olmaz diyerek pazartesi yapılması gerekenleri bile bitirdi.gece ona ,ofisine kurabiye çay götürdüm.anladığım kadarına yardım ettim.En azından on kadar dosyayı prıograma işledim.geceyarısı uçağı ile İstanbula gittik.plana göre onu tanımayacaktım,birlikte inecektik .ben ayırdığımız otele gidecektim.onu sevgilisi karşılayacaktı.normalde süslü bi kızdır.ama ona en doğal haliyle gitmek istedi.spor bi diz üstü etek,bi gömlek ,bi mont..fönlü saçlar,hafif bi makyaj..ayağında ,çantası ve montuna uygun babetler vardı.çok da tatlıydı bana sorarsanız.uçaktan indik,hemen arkasındaydım.elinde telefon,çıkışa yaklaşınca "sevgilim nerdes,n " diye aradı onu.sonra bir baktım ,karşıda kızarmış bi adam,bizimki ona doğru yaklaştı koşar adım.sarıldılar birbirlerine.hava limanında öpüştüler.ben yürümeye devam ettim ,çok da duygulandım açıkçası..adamın kucağında bi dolu papatya ...ona verdi.sonra Atatürk havalimanından peşpeşe çıktık..hemen arkalarındaydım..mutlu görünüyorlardı..metroya giden yolda yürüyen merdivenlerde ve metroda sürekli öpüştüler.söylediğine göre "ilk kez kadın olduğunu hissetmiş.."

"beni seviyor " diyordu hep.."penelope anlıyopr musun ..beni seviyor..yani aylardır sadece konuşarak sevdik birbirimizi..tanıdık,sevdiklerimizi,sevmediklerimizi,fikirlerimizi...beynimi seviyor ben,m..kalbimi seviyor.."

ne mutlu diyordum ona..."bak şansın döndü işte..harika..muhteşem senin için " diyordum..

iki gün beraber oldular.ikinci gün ayrıldı ,yanıma geldi..bi gece de beraber turladık şehri istanbulu..pazar akşamı da döndük.ertesi sabah işe yetiştik yani..:) her şey yolunda..gelirken parmağında bi söz alyansı vardı..uçuyordu..

Salı günü ,msn de konuşmuşlar..şimdi işte empati zamanı..lütfen herkes onun yerine koysun kendini..:

-Evet aşkım...muhteşemdi değil mi..
_evet ..de...
_evet de ..nee?
_beni nası buldun..beğendin mi?
_tabi ki aşkım..sana geldim ..koştum ,şartları zorladım geldim..seviyorum seni ben..
_hmmm..
_ne demek şimdi hmmm..yoksa? şüphen mi var..ya da ...sen beğenmedin mi?
_yok beğendim de biraz...
_söyle..
_yok ya..neyse..demiycem..
_hayır ateşledin fitili..söyle..
_biraz
_biraz ne...
_kilolusun sen ..yani ben çok kilolu sevmem ..zayıfla bence.yani reklamlarda filan izlemıyo musun..hani jeller var baseni ,göbeği ,bacağı inceltiyor..ya da ne bileyim fıtnesse git,yemeklerden önce su iç..veyahut yediklerinin kalorisini hesapla..
_.....
_hemen bozulma ..ben dürüst biriyim..söyle dedin söyledim..
_yani beğenmedin sen beni..
_öyle değil..zaten ben senin kalbini seviyorum ama.bence zayıflasan acaip güzel olursun.
_üzgünüm ..memnun edememişim seni.
_ettin tabii.ama ben ..nasıl desem ..ben seni böyle yüksek topuklu çizmeler ,klasik iş kadını kıyafetleri..böyle çok ..farklı beklıyordum ..hatta kısa süreli bi şok yaşadım seni görünce.
_....
_ya bak bozulmaca yok.sen olgum birisin..senle karşılaştığımızda daha tatlı ,dünyalar güzeli görünüyordun.ben ona göre hayal kurmuşum.o nedenle şaşrıdım biraz.hepsi bu..ama geçti..seni hala seviyorum..

arkadaşım sadece ağlamaklı olabilmiş.bişey diyememiş..sadece
-bana müsade edermisin..seni üzmekten korkuyorum şimdi,yanlış bişey söylerim ,ya da ağlamaklı oldum ağlarım filan ..üzülürsün..müsadenle kapatayım telefonu..ve üzgünüm hayal kırıklığına uğrattığım için..ben ..ben sadece çok romantik olduğunu sanmıştım..demek değilmiş..onun için üzüldüm ..
diyebilmiş..ve bitap şekilde uyuyor kanepede şimdi..üzerini örttüm..bıraktığım zıkkımdan bi tane içtim artık napiim.
ve ...anlayamıyorum bu dünyayı ben..başka dünyanın çocukları mıyız...
ve erkekler....sizi ne demeli ..bilemıyorum....

neden böylesiniz siz...........ve biz neden bu kadar zayıfızzzzzzz......

peki soru:
-bu kadar net olmalı mı? bunu söyleyerek neyi çzödü şimdi..
_bu söylenilenlere bozulmalı mı?

biz olsak ne yaparız...

insan

aslına bakarsanız hayatın kendisini severim.içinde yaşanan onca hüzne rağmen hemde..hani çıkıp sahildeki üç beş kayaya "ulleeeyyynnn,hhiieeeyyytt "diye bağırmakla bile rahatlayabilen bünyeye ,"bunları nasıl taşıdın kardeeeşşşş" denilen acılar yüklenebiliyor.acılar zamanla yerini yenilerine bırakıyor.amiyane tabirle "kaşarlanarak " ve katlanarak gidiyoruz geleceğe.."her su veren çiçeğe " açıyoruz ,yine balık oluyoruz rakı şişesinde...unutuyoruz yetim ,yertsiz ,yurtsuz olduğumuzu aslında..sonumuza doğru öyle kürek çekerken biz yanımızdan geçen sevdiklerimizin "günahın boynuma ulan" diyerek yükleniyoruz yasak öpüşünü falan filan.....

hayat bir garip problem.onbinbeşyüzdört bilinmeyenli denklem..bir ucu kapalıyken diğer ucu sonsuza giden sayı eğrisi..ama yaşamak güzel şey yine..insan olduğundan emin olmak güzel şey..

oğlum gibi....alex gibi...hatice abla gibi...gencay gibi...sevdiğim herkes gibi...insan insan kokmak..insan yaşamak..

büyüyünce insan olmak istiyorum..bu gün ölen büyüğümüz gibi,giderken herkesin "ne Adamdı bee.." "insan dı ." "böylesi gelmez bi daha " dediklerinden..giderken ne bırakırsınız ki saygınlığınızdan başka...

ilk kez bi cenazede herkesin gülümseyen sevgi dolu yüzünü gördüm.insanlar gülümsüyordu..herkeste güzel anılar bırakmış bir adam..yaşı başı ,pamuk saçları...çok eskiden beraber çalışitığım kitapçı patronumun babası: üstad..".uleyyn kız,az genç olucaktım kiii sana aşk olucaktım kii,sana hayatının aşkını yaşatacaktım kii,ve sana nasıl da sahip çıkacaktım ki..." derdi.."vallaha mı" dememe "bu kadar okkalı itiraftan sonra bu mu yani: vallaha mı?" der bozulur du..ruhu şad olsun..güzel olmak ,güzel ölmek...ve iz bırakmak en güzelinden ...
sigarayı bırakmasam ,"nerde benim sigaram derdim ya...bıraktım zıkkımı...

öz




özüme döndüm ..siyah saçlıyım evet ..ne var..belki siyah saçlıyım..belki dövmelerim var ..ama iyi insan sayıla bilirim...anlatacak şeyler var ..yazayım ben bu gece:)))

de heeyytt...

ahanda istanbuldayımmmm..

her yer balık kokuyoor anasını satayım..

PENELOPE HİKAYE SANDIĞI: 32 KIISIM TEKMİLİ BİRDEN!

Oğlum büyüyordu artık.. o büyüyene kadar ooooo anlatsam “harbi hayatın roman be bacım yaaaa “diyeceğiniz sıkı bir dönemden geçiyordum. Okulum bitmişti. Okul biter bitmez mesleğe başlayan şanslılardandım. Okuldaki iyi puanlarım, hocaların referansları şimdi çalıştığım şirketle bağladı beni.Artık o koşuşturmalı dönem yerini düzene bırakmıştı.Sabit bir gelir ,okul çağında bir çocuk,onla ilgilenen bir abla,iş ,projeler …Hayatımı saran monotonluğun farkına varmıştım evet.Ve hayatımdaki tek erkek olan oğlumla, rahibe Teresa bile benden daha kirliydi galiba..Ama yooook,haksızlık etmeyeyim.Rahibe Teresa içmez galiba: ))Ben uzun uzun uzun geçen yalnız geceleri kırmızı şarap, yangın merdivenleri, Sezen Aksu şarkıları ile geçiriyordum.Bahar ve yaz geceleri,şarap,gecenin ilerleyen saatlerindeki ıssızlık ,parıldayan yıldızlar,kabaran ay ve arka odanın balkon çıkışındaki yangın merdivenleri…Oraya oturur ,müziğimi ve şarabımı alır,sigaramı da tabi-ama bıraktım-gözlerimi ayırmadan gökyüzünü seyreder ,neye üzüldüğümü bilmeden üzülürdüm.Büyükler de terki diyar etmişlerdi ,peş peşe..Artık beni hep görebilirlerdi,gökyüzünden gözlerini hissederdim Dilber Sultan’ın.Kadehimi ona kaldırır,”keşke her şey farklı olsaydı” temennimi içimden yinelerdim ,her gece..

İşte o günlerdeydi… Normalde geceleri internete girmem. Girersem de en fazla müzik dinlemek içindir.Film izlemek içindir.Sabah okumadımsa gazeteleri ,onları okumak içindir falan filan..Ama o gece msn açtım.şirket msn iydi.
“birisi beni eklemiş..tamam ,olur kabul ettim.kim bu beee..tamam şu meslektaşım..şeydeki ..nereydi ora..benim doğduğum topraklara yakın..buralardan uzakta..ha evet .ikigün evvel telefonla benden bilgi almıştı.H.Bey yönlendirmişti.peki kabul edelim bakalım..nerden buldu bu benim msn i peki..ulan nerden olacak doküman, dergi yollamadım mı buna.orda nal kadar msn adresim var iletişim bilgilerinde.ordan olucak herhal…”
“aaa.aaa.bu saatte buda açık..sabaha yaklaşıyoz nerdeyse .derdi ne bunun ..manyak mı?: )))yani ben manyağım tamam da ,o: )))”

İç sesleriyle doluyken click click…titreştim gönderdi bay G.enteresan bi konuşmaydı/yazışmaydı: )aklımda kaldığıyla şöyleydi:

Bay G: bu saatte?? !!
Penelope:evet ..ne var..
Bay G: garip!!!
Penelope: sensin o..
Bay G: normal insanlar uyuyor.
Penelope: onlar normal
Bay G: sen?
Penelope:biz?
Bay G: evet öyle..
Penelope: sensin.
Bay G: ne sensin?
Penelope: garip,ucube,manyak,bu saatte deli midir nedir,işi mi yok ,sapık mıdır nedir …bunların hepsi sensin.muhtemelen aklından bunlar geçiyor.
Bay G : yok canım…ne alakası var..: )) sesin kulağıma geldi birden.hoş bi ses..
Penelope: pşşştt.Hacıııı asılmayalım..meslektaşıııımm.aloooooowwww.hadi iyi geceler.

Sonrasında bu anlamsız dialog garip bir gülümseme şeklinde kaldı..resmi,cismi olmayan sadece birkaç dakikalık mesleki sohbet sonucu kulakta kalan bi sesten ibaret bi adam..
Bi gün sonra benzer bi gecede yine aynı saatte aynı yerdeydik.yine anlamsız ,kopuk,tek heceli konuşmalardan/yazışmalardan ibaret bi kaç cümle..sonraki günlerde dünya gündeminden tut,meslekteki bi kaç gelişmeden gir,sinemadan ,kitaplardan ,hayvanlardan ,bitkilere kadar konuşuldu.Sanal bir arkadaştı artık.benim gevrek,rahat konuşmalarım onu güldürüyordu.onun da tanıdığım insanlara nazaran çok temiz oluşu beni mutlandırıyordu.belki flört aşaması gibi geliyordu,unuttuğum bi duyguydu.kendimizden hiç bahsetmiyorduk.Sabah “ya evli bi adamsa bu! “ düşüncesiyle uyandım nedense.Rahatsızlık hissettim tabii…akşam olunca sorayım,fikri de bana beni garip hissettirdi.neticede internette tanımadığı insanlarla ne diyorlar “chat “ yapan salaklardan da değilim ki,yani değildim en azından o ana kadar..peki bunun başka adı var mıydı? “Chat”leşiyorum işte bi herifle ,in mi cin mi..Bunu alalamanın bi anlamı yok sonuçta ,yaptığımın adı buydu.
Rahatsız hissettim kendimi.bi kaç gün açmadım msn i.ama garip olan ,gecenin bi körü ordamı diye ,kendimi çevrim dışı yaparak bakıyor olmamdı..neler oluyorduysa bana: ))
Üçüncü gündü, açtım artık. Daha oturum açtı yazısı görünür görünmez ileti bombardımanına tutmuştu beni.
“nerdesin…nerdeydin.aklım çıktı..bişey mi oldu.şu mu..bu mu?.”
Kendimi yalan yalan mazeretler uyduruken buldum. Açıklama gereği neden duyuyorsam.
Sonra sordum…”sen…evlimisin sen birader..”
Bu şekilde konuşmam onu keyiflendiriyordu nedense…
“hayır “ dedi.”evli adam geceyarılarına kadar msn de olur mu?”
_kaç yaşındasın sen..
_78 doğumluyum…
_aaaa..bende…
_ne iyi ..ben mayıs 17
_aaaaa ben şubat 7..yani ablayım ben..öp elimi..peki neden bekarsın sen.sizin oralarda erkencecik evlendirirler oğlanları.teyzem kız aramıyo mu..iş güç sahibi oğlu var.yaş da gelmiş..benim bildiğim o yörede başlarlar teyzeler kız aramaya.
_arıyor tabii.de ben evlenmek istemıyorum.seni alıcam ben..
_vallaha mı..alsana be ..yazıktır ,günahtır bana.alan da yok.
_ee tamam ben alıcam..

Bu geyik uzadı da uzadı..kakara kikiri derken….ertesi ve bir ertesi gün iyice aptal oyun moduna girmiştim..

_eee.naptın.yolluyor musun teyzeyi buralara..
_sen he de, hemen.
_naptın evi ,barkı ,eşyaları hazırladın mı..ben kaprisliyimdir bak..
_onlar basit şeyler. Gelince kendin seçersin
_ne güzel..yaşasın o zaman..
_yaşasın bence de..
_ayy ayy..iyi eğlendik bee.bu hafta da evlilik muhabbeti iyi oldu..manyağız ya..iyi sardı bizi..demi.
_ne muhabbeti. Şaka mı yapıyordun sen.
_ee..yok gerçek ..alemsin valaa.yoksa..yoksa…yoksa sen sahi mi sandın..höönkkk..abi ne diyosun sen.
_....
_G.,delirmedin de mi..bu kadar saf olamazsın..de bi git yaaa.oluuuum,çıldırdın mı..anladım şaka yapıyorsun bana..ahahahahah..evet iyiydi..bi an inandım.ahahahaha.

_penelope… Biliyor musun? Komik, salakça, gerizekalıca gelecek evet ama ben sana âşık oldum. Söylediğin her şeyi bi yere kurdum sahiden.
_moron musun sen leeeyyynn..şaka şaka..
_peki… İyi geceler.

Sonrasında ,bende az önce sıçrayan kahkahalar yerini üzüntüye ,vicdan azabına bıraktı tabi.inanamadım.bu zamanda bu kadar saf olacak bi adam düşünemedim.zekasından şüphe edemiyorum ,neticede aynı sektördeyiz,çalıştığı kurum salakları kabul etmeyi bırak ,kapısından sokmaz..hele de kurumdaki pozisyonu asla bu saflığı kaldırmaz..
Yaklaşık bi ay kadar net miş, sohbetmiş tövbe ettim. Açmadım. Bakmadım. Görmedim bile onu. Zaten karşılıklı görüştüğüm biri de değildi. Ama özlüyordum onu. Sıcaklığı, komikliği, olaylara ve gündeme dair fikirleri, ettiğimiz sohbetler, sonra bana yazarak yaptığı serenatlar aklıma geliyor gülümsüyordum. Beni bi kere bile görme talebinde bulunmayışı hoşuma gitmişti. Sonuçta fiziğimle değil beynimle muhabbet ediyordu o.ve âşık oldum dediği benim kendi kişiliğimdi. Bunun içinde görüntü yoktu.
Sonrasında özür için yazdığım bi maille suskunluğumuz bozuldu. Ondan gevrek esprilerim, saçma sapan davranışlarım için özür diledim.içim ezildi.ertesi gün doğum günümdü.gece içmiştim gene.msn açtım.ordaydı.bi sürü gül yağdırıyordu,mutlu yıllar diye..kamerasını açtı bana.ben açmadım tabi..onu gördüm.Gerçekten kalbi yüzüne yansımıştı.çok güzel gülümseyen bir yüzü,hani derler ya akça pakça işte öyle bir ifadesi vardı.ben de seni göreyim dedi.yok dedim kalsın böyle..alışmıştık birbirimize ,yokluğumuz hissedilir olmuştu.o nedenle derin mevzulara girmeden eskisi gibi konuşmaya karar verdik.telefon da girdi sonuçta devreye.
Mesleğimizin yeni bir uygulamasıyla bağlı bulunduğumuz bakanlık, sonucunda sertifika verdiği bir uygulama başlattı. Kıdem yükselten bu uygulamadan herkesi haberdar etmediler.pilot üç beş uygulamnın sonucunda sertifikasıyla başvuran ilk bi gurubu İspanya ‘ya götüreceklerdi.Eğitim Gezisi ,adı altında.Bu da mesleğimizde bize artı getirecek önemli bir avantajdı.Sıkı bağlantılarımız sayesinde üç beş kişi bundan faydalandık.Hemen G. yi aradım.Haberdar ettim,onu da bi şekilde faydalandırdık.haa sonucunda hala gidecezispanya ya ayrı hikaye ama,uygulama belgmiz sayesinde kıdem yükselttik.Bu yüzden hayatının meleği oldum onun.Artık görmek ister oldu beni..Yazışmakla ,konuşmakla yetinemez oldu.Ben de yıllar sonra ilk kez birine kapılarımı açtım.zorladığı kapıyı “gir ulan anasını satayımmm “diyerek açtım bu kez..

Akşam için sözleştik.Kendimi göstereceğim ona ,aslında o uçmak gelmek istiyordu benim şehrime.Ben henüz hazır hissetmıyordum ayrıca ondan gizlediklerim vardı…ona dul olduğumu ,bi oğlum olduğunu söylememiştim.bi ailem olduğunu söylemiştim.kardeşler,anne ,baba….bunu neden yaptığımı bilmiyorum.Bi kez evli olup olmadığımı sorduğunda “hayır değilim “ dedim.o kadar rahatlamıştı ki..sonrasında yüzündeki o rahatlıkla “hiç evlenmedin değil mi? “dediğinde kafama tüküreyim ,neden öyle dedimse “yooo ,hayrr ..hiç evlenmedim “ dedim..sonrasında da bi türlü söyleyemedim.ne kadar saöma olduğunun farkındayım bende.ama …öyle oldu o an..düzeltemedim de..
Bana gelmek için delirmeye başladığı sırada ben oğlanı nasıl söyleyeceğimi planlıyordum.öyle zor bir durumdu ki..her şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım..içinden çıkmak zordu..kaybetmek de istemıyordum..yalan söylediğim için her şey değişecekti.
O ise ege liydi.kalabalık bi ailenin en kıymetlisiydi.klasik Türk ailesi olan bir ailesi vardı.G.için deli oluyorlardı,ailenin akıl küpü havasında ,üzerine titriyorlardı.Annesi melek gibi biriydi ,anlatıklarıyla..Tek derdi Ahir ömründe diğer bütün çocukları evlenmişken ,G nin mürüvvetini görmekti..Ailenin hikayesini anlatıkça gözlerim doluyordu.Sonuçta o kadar güzellerdi ki.Birbirlerine bağlı ve gelenekçi!!!!!

Akşam nolucaksa olucak dedim..o İstanbuldan ,ben içerilerden görüşmeye karar verdik..Ben onu görmüştüm ama o beni görmemişti.sonunda gece olunca geçtik sanal alemimize..ayarladık kmeraları.Kapişonlu bi hırka giymiştim..Burnuma kadar kapalı: )) aynı anda açtık kameraları..sadece arkasına yaslanıp ,bana baktı gülümseyerek.Telefona sarıldı hemen..”yüzünü aç nooolur.” Başladı tabii.saatlerce uyuzluk yaptım ,suratımı göstermedim bi türlü..sonunda dayanamadım açtım ,”al işte be ..buyum ben…”
Öyloe heyecanlıydı kiii..dakikalrca karşılıklı bakıştık.Birbirimizi tanıyor gibiydik artık.Sevgili idik bir bakıma..o gece yataklarımıza yattığımızda o kesin kararını vermiş,benimle evlenmek istiyordu.ben kesin kararımı vermiş ,onla konuşmak istiyordum.O,anlatıığına gece hayatının en garip gecesini yaşamış,uyuyamamış,defalarca kalkmış,yatmış,havaalanına gitmeyi bana gelmeyi planlamış,ama benim ısrarla gelme deyişimden hoş bir sürpriz olmayacağı kanaatine varıp vazgeçmiş.kendi ifadesi ile “yerlere ,göklere sığamamış,uyumamış kalkıp arabasına atlamış,kilometre yapmış..”…ben se yatağa girip,saatlerce ağladım…..ona karşı kalbim doluydu,ama saçma sapan yalanlar söylemiştim.Ailesi gelenekçiydi,olmazdı,ailesi ile oğullarının arasına girme riskini bi kez daha ,altını çiziyorum ,bi kez daha,göze alamazdım..
Ertesi gün kapadım telefonlarımı..Nete girmedim.İş yeri telefonlarına çıkmadım.Endişelenmişti.gece yarısı aradım onu:
-G…sana söylemem gereken şeyler var..ben….ben daha önce evlendim..
-……evli değilsin değil mi
_hayır..şu anda evli değilim..
_tamam..olabilir..sorun ne..
_ben..
_ne
_ben yani senin sandığın kişi değilim..sana uygun değilim..olmaz yani..hayallerini sil..yık..kapat ..bişeyler yap
_ne demek şimdi bu..nasıl uygun değilsin..kim değilsin..
_sandığın öyle temiz aman aman aman melek ,tertemiz,riyasız ,yalansız dolansız kız değilim.
_başka ne saklıyorsun..evli değilsin..ama evlililik yaşadın olabilir..başka?başka?
_kapatalım..bitirelim..uzatmayalım..
(nedense o kadar zordu ki..onun kafasındaki yerimi seviyordum..neredeyse tapıyordu bana..ama şimdi birer birer gidiyordum..zordu..keşke ilk söylediğim itirafta kapatıp gitseydi..)
;_hayır kapatmayacağız.insan her zaman bulamaz aradığı kadını..ben bulduğumu biliyorum.şimdi anşat ne..ne bu kadar söylemesi zor olan şey..katil misin ..hırsız mısın…evli değilsen bu kadar söylemesi zor olan ne…hayat kadını mısın ..neeee..
_annem babam kardeşlerim bilmem ne hiç biri yok benim..
_..üzülürüm sadece senin için ..ama bu engel mi şimdi..ne yani..
_benim bi oğlum var..anneyim ben..8 yaşında bi oğlum var..
-………….sende mi kalıyor
_evet benimle..
-başka ne var..söylee.herşeyi bu gün söyle..ne varsa her şeyi şimdi duymak istiyorum..
_bu …dul,çocuklu,dövmeli,içen bi kadınım ben..yani sen ve ailen için alakasız bir gelin adayı..
_benim adıma karar verme..ona ben karar veririm.ama çocuk…bunu söylemeliydin..
_biliyorum.bi kere söylemedim sonrasında ….söyleyemedim işte..Ama sen işi ciddiye bindirdin ..evlilik teklif ettin bunun üzerine hayallere ,çalışmalara başladın.annene ablana numaramı verdin.onlarla görüştüm.uçuyorlar havada .
_çocuk…..oğlanmı kız mı..
_oğlum var benim..
_sonra konuşalım mı..iyi hissetmıyorum..

Sonrasında kaptım telefonlarımı..olmayacağını biliyordum.Onların hayatları benimki gibi değildi hiç..birbirlerine bağlı ,gelenekçi bir aileydiler.ben…yani olmaz..
Sonra telefon yağmuruna tuttu beni.açmadım..mesajlar….okumadan sildim…günlerce…son bi mesajını okudum..açtım telefonunu..

“senden vazgeçmeyeceğim” deyişi içimi doldurdu..ama sonrasında öyle bişey dedi ki:
-oğlun ….benim oğlum olur ..ama onu bi süre saklarız…

İşte bitti..o saniye bitti her şeyimiz..hiç bişey demedim ..sustum..onu seviyordum.içimde yer edinmişti..ama bu cümleyle bitti.
Kendime bi iyilik yapmak istedim..o gece ,geceyarısı uçağıyla uçtum kocaaa iatanbula.Atatürk havalimanından bi taksiyle fatih’e…adresine…kapısına geldim..zile bastım.geceyarısı karşısında beni görünce dondu kaldı..boynuna sarıldım…kalbi deli gibi atıyordu.titriyordu.öyle belki onbeş dakika kaldık.kalbi kalbime alıştı..sakinleşti.konuşmasına soru sormasına müsaade etmedim.onu depolamam gerekiyordu.depoladım..o gece onla kaldım..o uyurken sabah 8 uçağıyla “geldikleri gibi giderler….”….
Gece kollarındayken söyledim ona: “hayat = oğlum” onu kimseden sak-la-mam….onunla gurur duyuyorum..ve sen aşkım….hoşçakal!!!!!

Sonrasında kesin ve katiii red cevapları ve aramızda geçenlere hürmeten ondan her şeyin bitmesini rica ettim.o da beyefendidir , birkaç ay süren ağlamaklı ısrarlarına rağmen kesin kararımı görünce …gitti..bu aşk da burada bitti tabii..

Şimdi …ben bi daha aşık olabilirmiyim dersiniz?

HEP YEŞİL OLSUN GÖZÜM İSTERDİM ...OLDU

……….PENELOPE ZAMAN MAKİNASI : KOMŞU





Sandığınız kadar güçlü, dürüst, sağlam bi kız değilim! Yani zayıf, saçmasapan şeyler yapmış hallerim öyle çok ki…

Sanki bir azize gibi yaşamışım da…

Oğlumun doğumu ve büyüme sürecinde belki denebilir. Çünkü zaten âşık olmuştum. Daha ilk aşkımda hayal kırıklığına uğramıştım, sonrasında erkeklerin tek derdinin üç beş günlük eğlence olduğunun bilincine varmış, “nirvana”ya ulaşmış tabiri caizse : )) , sonrasında da kendi kabuğuma çekilmiştim. Zaten çocuk denen kımıl zararlısı öyle bişey ki, kendinden başka bir sevgiyi barındırmıyor bulunduğu yerde.
(Büyüme sürecinden bahsederken, onun büyümesinde bana yardım eden Hatice Abla ve annesi de olmasa zaten ben onu da büyütemezdim ya…)
Size ondan bahsedeyim mi… Bu gece deli gibi yağmur yağarken burada, içimi sızlatarak aklıma geldi.

................

Bebeğimin olmasına karar verdikten sonra evlenip bir apartman dairesine yerleşmiştik sevgili kocamla: P bebeğimizin belirginliği arttıkça korkulara kapılan gerilen kocama, kocaman bir hoşçakal dedikten sonra taşınmadım oradan. İkinci katta bir daireydi.2+1 di. yeterdi bize zaten. Küçük, yuvarlak, siyah bi masanın ve 4 tane kırmızı sandalyenin anca sığabileceği balkonsuz bir mutfağı, balkonu olan bir oturma odası, bebeğimle benim aynı yatakta yattığımız bi yatak odası, sade bi salon… Doğumdan sonra büyükannem geldi yanıma bi kaç gün kaldı: “zavallı çocuk “ dedi sadece. Giderken biraz para bırakmıştı. Babamdan kalan dairenin kirası bana hep yetmişti ondan para almazdım, yolladığı paraları ısrarla geri gönderirdim, o da ısrarla geri yollardı. Hep ben galip geldim. Almadım hiç. Ama bu kez almak durumundaydım. İçimi en çok yakan para odur.

Bi süre okula ara verdik, bebek büyüttük. Herkesin bebeği oldu oğlan. Kitapçı patronumun, üç beş siyahlı arkadaşımın, bebekten sonra komşuluğa başladığımız Hatice abla’nın. )))Bi sürü bebek bakım kitabı almıştım, onlardan öğreniyordum anneliği. Birde şunun canlı şahidiyim: bebek doğduktan sonra, yaratan, insanın içine bir bilgelik veriyor, yani ona nasıl bakacağını biliyor gibi oluyorsun.

HATİCE ABLA

Onunla tanışmamız ,aynı binada hemde karşı karşıya bir süre oturmamıza rağmen ,oğlumun babasının gidişinden sonra oldu. Sırtında orlon örgülerden renk renk şallar olan, uzun boylu, ince yapılı, çok da güzel olmayan, 40 lı yaşların sonunda bir ablaydı. Tam karşı dairede otururdu. Saçları röfleli ve her zaman dağınık topuz modelindeydi, uzun kırmızı tırnakları manikürü kusursuz, pembe ruju, şeftali allığı ile sivri topuklu, sivri uçlu ayakkabılarıyla, ölü gibi beyaz teniyle ve çok ince, çok kibar takılarıyla garip bir çekiciliği vardı. Hamileydim ben, sevgili kocacım gitmişti çoktan. Ağlamıştım, gözlerim şişmişti. Basamaklardan iniyordum, nereye gidiyorsam artık, o da yukarı çıkıyordu. O ana kadar tek kelime bile konuşmamış biz, birden göz göze geldik. Ben nedense ona bakınca birden ağlamaya başladım. Basamaklara oturup hüngür hüngür ağladım. Şaşırdı kadın tabi, hemen yanıma oturup, sarıldı bana:
_neden ağlıyorsun.İyi misin.Bişey mi oldu..
Cevap vermiyor ,ağlıyordum sadece.Elimden tutup kaldırdı,sarıldı sırtımdan ,ellerim titriyordu.Hemen karşımdaki daire olan evine götürdü.İçerde sandalyesine oturmuş minnacık bir kadın daha vardı.Çok ,hem de o kadar çok yaşlıydı ki kadın..Ve o sandalyeye o kadar gömülmüştü ki..Şaşırtıcı olansa mezardan henüz çıkmış gibi duran o yaşlı kadının uzun kırmızı tırnakları, platin sarı ,seyrek,topuz saçları, takma kirpikleri ,alınmış kaşlarıydı.Hem ağlamaktan kocaman olmuş kırmızı burnumu çekiyor ,hem de ona bakıyordum.Ölmeye iki gözü kalmış kadına bak bi de bana bak! Ayağımda lastik ayakkabılar,artık beli olmayan jean pantolon,salaş bi buliz…saçlar hakgetire…gözlerime kalın sürme sürerim hep ,o zaman bile sürmüşüm ki ,ağlayınca akmış,gözlerimden siyah yaşlar akıyor..kabus gibiyim : ))
Kadıncağız bana nasıl bakıyordu hala aklımda gözleri: ))

Hatice abla bana adaçayı getirdi. Taze… Rahatlatıcı…İlk kez içtim orda.Sonra yanıma oturdu ,sordu ,soruşturdu.Bi kaç ay sonra anne olacağımı , hassas olduğumu söyledim.İnsanlara anlatmam hayatımı ,çok yakın arkadaşlarım bile çocukluk anılarımı bilmez.Ama ona o gün her şeyi anlatmıştım.Akşamüstüydü,kanepelerine sızıp kalmışım.Üzerime yün bi battaniye örtmüş ,başımın altına yastık koymuş,kedisi Alex i kucağına almış pencere kenarına oturmuştu.çok rahat uyandım o sabah…Deliksiz bi uyku çekmiştim,kendimi güvende hissediyordum.Tek sorun gözümü açar açmaz karşımda duran mezar kaçkını teyzeydi.Tam tepemde ,tekerlekli sandalyesiyle dikilmiş,bana bakıyordu:
_bu bebeğin babası yok mu…kimden peydahladın yeni yetme..babası belli mi bari..düşüp kalktığın adamların sayısını hatırlıyor musun..yoksa Meryem ana mısın sen ..

Anaaaaaa.İşte ilk vurgunu yemiştim.Battaniyeyi kafama çektim ağlamaya başladım yine../Ne zayıfmışım ben bee../ Hatice abla koşar adım geldi ,kızdı annesine …Bana sarıldı ,”anneme bakma sen ,yaşlıdır “şudur ,budur…sonra toparlandım..Evime gitmek istedim.Kapıda bana dediği şey hayatımı kolaylaştırdı:
“incecik bi dal gibisin.küçücük bi rüzgarda kırılıyorsun.eğer bunu sen istedinse ,o çocuk için güçlü olacaksın.sen güçlü durursan sana kimse bu soruyu soramaz,kendinden emin durusan yanına yaklaşamazlar.Eğer böyle ağlak duracaksan ,anlar insanlar, bilemezsin ne zalimdirler,sürekli kanayanı kanatırlar.unutma sen istedin…”

Evime geldim.toparlandım..Benim için bir yol haritasıydı.zayıflığın sonum olacağını kavramıştım evet.o gün başladı ablalığı.
Sonrasında hemen hergün beni kontrole geldi.okula döndüm yeniden ,hamile hamile.Doğumum yaza geleceği için sıkıntı olmayacaktı,bebeğime o bakacaktı..Abla oldu bana .Beni destekledi,bizi büyüttü ;oğlumu ve beni…Huysuz annesi de ölene kadar beni de oğlanı da deli etti tabi: ))) Biz de onu…

“pşşştt..nezooo…öteki taraftan naaberr..”

“nezooooo..bugün sizin tarafa kaç kişi geldi..iyi davran adamlara,bi daha gelmezler bak..

Ya da mahallede biri ölse:

“nezooo ..Haşim amca da öldü bee..orda göz kulak olsan adama.. eeee kıdemli zebanisin sözün geçerrr orda senin..”

Öldüğünde inanamadık hiç../her ne kadar 104 yaşında olsa da: )) /sandalyesinde oturarak öldü.Alex kucağındaydı..
……

Hatice abla, bu şehrin yerli ailelerinden birinin kızı.Annesi de babası da Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden muhterem şahsiyetlermiş..Rahmetli nezo,göz kamaştıran güzellikteymiş gençliğinde.Öğretmenmiş./Cenazesinde çok ünlüler vardı,işadamları,siyasetçiler,sanatçılar.tabi cenazesinde vardılar o ayrı./Hatice Abla böyle bi anne babası olduğu halde ,derslerde çok da aktif değilmiş.Ailenin de tek çocuğu.Enstitü bitirmiş,kuaförlük yapmış.bir dükkanı varmış,şimdilerde iş merkezi olan yerde.İşi gücü de iyiymiş.sonra aşık olmuş.Evlenmişler.Nezo’nun “olmaz “ demesine rağmen evlenmişler,İstanbul’a gelin olmuş gitmiş .İki yıl muhteşem bir evlilik yaşamış,”peri masalı gibiydi” ,der anlatırken.Çocukları olmamış.Enişte bey de çocuk istemiyormuş zaten.Babası hastalanmış bi gün,haber göndermişler “Hatice atlasın gelsin ,babası perişan “…Zavallım iki gözü iki çeşme ,gelmiş memleketine.Geldiğinde sabaha karşıymış ve babasını kaybetmişler.Enişte bey işlerini bahane ederek gelmemiş,Hatice Abla ‘da iki hafta kadar kalmış memlekette.Daha sonra kendisine bi mektup gelmiş.

“Hatice Hanım,
İki sene süren evlilik hayatımızda bana verdiğiniz mutluluktan dolayı size sonsuz şükranlarımı bildirmeyi borç bilirim. Takdir edersiniz ki ikimizin de çözemediği bir nevi sıkıntılardan mütevellit, sizin orda kalmanız daha münasiptir. Ayrılığımız için gerekli evrakiyeleri X Bey size ulaştıracaktır. Validenize hürmetler, size hayatta hayırlı muvaffakiyetler ve saadetler temenni ederim.”

İçtiği zaman bu sıralamayı hiç şaşırmadan söylerdi.Benim oğlana sorsak şimdi bile aynı sırayla söyler.Onun acısı bir mektupla biten ,sebebini bilmediği ayrılıktı.”Neden” dedim “basmadın orayı,herifin kafasını gözünü dağıtmadın ,nedir ulan derdin haaaa, diye çemkirmedin…” Çemkiremezdi ..çünkü kendisi nev’i şahsına münhasır,sinirleri alınmış bonfile kıvamında bir insandı..Onu yapsa yapsa benim gibi “müptezel” yapar!!!

Bana bakar ,”sendeki şu müptezelliğe hayranım ben. Keşke ben de olsaydım senin gibi derdi “ hep. Müptezel yakıştırmasını bana yapan ilk kişidir: ))

Bundan 4 yıl önce kaybettik onu.onunla birlikte yaşadığımız o kadar çok şey var ki..ağlamaklı ,gülmekli.Anlatırım bir ara.ben öğrenciyken oğluma baktı,onu büyütmemde en büyük yardımcımdır.o kadar hakkı var ki üzerimde.ondan bana kalan bi Alex şimdi.o da çok yaşlandı.Biliyorum gidecek o da..hayat denen şey,mevsimini sonbahara çevirdi birden .Takvim sayfalarıyla beraber yapraklarda dökülüyor ağaçlarımdan.

Ben başka bişey anlatacaktım…
Neyse….onu da anlatırım..

Heyyy…ablam…duyuyormusun ki beni..sana ithaf edilmiştir bu yazı.ve bu nefes mmmmmmmmmm senin için çekilmiştir nikotinden..”kirpikleri bana benziyor “ dediğin oğlum eşek kadar oldu ,uzun boylu ,görmelisin..neredeyse bana yaklaştı.Alex aynı serseri ..bu yaşına rağmen becermiş komşunun kedisini....

ve nezo....pşşşşttt..ayarladınmı zebanilerden kızzz...

serzeni---şşşşşşşşşşşşşşşşşşş!!!

bazan acımasız oluyor bu hayat denen garip ,anlaşılmaz greyfurt tadındaki şu ...şu...şu ..şey....felsefe öğretmenim şöyle derdi: "şey nedir?...."şey",öyle bi şeydir ki "şey" den başka hiç bi şeyle açıklanamaz.."
işte şimdi o noktadayım ,açıklayamadığım hayat denen o ."şey"!!!!

evet dediğim gibi greyfurt tadında..acı,yedikten sonra tatlı geliyo..aroması fena değil..ve ben greyfurt severim....

uzun zamandır denize hasret yaşıyorum.denizin kokusunu özledim.denizden gelen rüzgarın yüzüme bıraktığı ıslaklığı özledim..özledim ....ve dağların arasında giderek hoyratlaşan bir hayatın içinde ,anasını sattığımın hayatı giderek de zorlaşıyor.ıssızlaşıyor.barların da tadı yok..dinleyemiyorum eskisi gibi pink floyd şarkıları.bob dylon da...varsa yoksa MDM...melodık death metal....sevmıyorum ...

teoman çalıyor kulaklarımda..istanbulda sonbahar ,diyor..sessiz sessiz eşlik ediyorum.kız kulesini özlediğimi anımsadım ...neden buralardan gitmek isterler anlıyorum ..boğuluyor insan..ve yeşilden ...ve üzümden ....ve şarptan...ve bağlardan kaçıp geldinse...ve ancak ölmek için gideceksen bir daha...daha da soğudu hava..anlaması güç..yalnızlığın bile bir mantığı vardır.bunun yok..kendinden kaçmanın bir mantığı yok..sevişmeli....içmeli....

BU BLOG ASLINDA;

biraz günlük ..çokça dün'lük ..ama hepten deli saçması..

sahibinin histerik çıkarımlarından oluşmuş bilog.









penelope saklı sandık

herbişey

bi sonraki bölümde..

.